AK Gençliğin Buluşma Noktası


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 12-18-2014, 14:47   #201
Kullanıcı Adı
fican
Standart
Halîfe olmadığı, mâneviyattan yetkisi olmadığı halde halîfe ve mürşitlik dâvâsındaki tarîkat eşkıyâları ise yol kesici ve mezar soyuculardan daha da beterdirler. Bu türlü sahteleri hemen avâmın ölçmesi mümkün değildir. Zaman geçtikçe, ALLAHU TEÂLÂ Hazretleri’nin rahmeti (Settâru’l-uyûb : ayıplar örtücü sıfatı) üzerinden kaldırılır. Mutlakâ teşhir olunur. Bilmeden, bu günahı irtikap eden bâzı saf, tertemiz yaşamış insanlara dünyâda cezâ verilmese dahi hesab günü biat selahiyeti verilmediği halde “verâset-i Nebî taşıyorum” diye, yani “bana biat eden Peygamber’ine biat vecîbesini yerine getirmiş olur” diye yalan söylediğini bile bile, gerçek yolu sarpa sardıranların huzûr-ı ilâhîde halleri nice olacak?

ALLÂH’ın tertib ve tanzimi, Sûre-yi Fetih 10’ncu âyetteki beyânı : “Muhâkkak ki, sana biat edenler, ancak ALLAH’a biat etmektedirler. ALLÂH’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de ALLÂH’a verdiği ahde vefâ gösterirse ALLAH ona büyük bir mükafat verecektir.”

Bu âyet-i celîle her ne kadar Hudeybiye biatı olarak tahakkuk etmiş ise de, hâdiseler
zamâna göre zuhur etse de, tecellî eden rahmeti kıyâmete kadar geçerlidir. Şâhidim; şüphe edilmesin.
ALLÂH’ın bu türlü vazîfelendirmediği kişilerde de rahmet-i ilâhînin varolduğunu düşünmek... Rahmet-i ilâhîye vesile kıldığı kâmil insanın vazîfesinin ALLÂH’ın tertibi olduğunu bilmeden, enâniyete düşerek, “ben de yaparım” anlamında bu günaha cüret edenler, bilemediklerinden, “vazîfe yapıyorum” diye nâçiz şahıslarında varlık görenler, vazîfeleri olmadığı halde “biat vecîbesinde sâlâhiyetliyim” diye ALLÂH’ın kullarını bu türlü rahmet-i ilâhîden mahrum edenler huzûr-ı ilâhîde mâsum kulların uğradıkları zararın hesâbını ayrı ayrı kişilere verebilecekler mi?!.. Güç, kuvvet ancak ve ancak Hazret-i ALLÂH’a mahsus olup, bu gücü şahsına mâleden gâfillerin şerrinden ALLAH cümle kullarını korusun, âmîn.

Makâmâtı görüp, geçmiş gibi söz söyleyen vâiz;
Sevâbı terk edip, şekl-i hatâyı belleyen vâiz;
Kuru dâvâ ile ukbâda devlet bekleyen vâiz;
Rükû eder de mihrâbın neden kâm olduğun bilmez!.
(Abdülaziz Necâtî Efendi)

PİRİ GALİBİ
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-21-2014, 14:40   #202
Kullanıcı Adı
fican
Standart
Nil Nehri’nin mevcudiyetinden habersiz bedevi Mısır Sultanı’nı ziyaret için çok kıymetli hediye bir desti su ile ziyarete gitmişti, bedevi için çok değerli olan bir desti su “herkes için aynı değeri taşıyor” zannı ile.
Nil Nehri’nin karşı yönünden geçtiği için Nil’in mevcudiyetinden habersiz, “Mısır Sultanı’nın da su ihtiyacını temin ettim” zevki bedeviyi hakikat yoksunu, gülünç olan varlıklı kılmıştı. Tavırları açık gösteriyordu bedevinin bilgisizliğini.
Şahsi akıl ve mantığının ölçüsü ile ne yaptığının bilincinde olmayan bedevinin bu tavrını garipseyen Sultan hoşgörü ile karşıladı. İyi anlamıştı bedevinin Nil’den habersiz yaşadığını.
Sultan taltif etmişti bedeviyi “hediyenin değerlisini bulmuşsun” diye. Adamlarına emir verdi “giderken misafiri Nil’in yanından götürün” diye.
Öyle oldu. Bedevi Nil Nehri’ni görünce inanamadı. Tetkik etti. Baktı. İçti. Sordu:
“--Her zaman bu su burada bulunur mu” diye.
“--Evet, hep akar” dediler.
Yapmacık varlık gösterilerinin mahcubiyetinin etkisi altında fenalık geçiren bedevi feryat edercesine:

“--Ne büyüksün, ey Sultanım! Benim bilgisizce tutumumu yüzüme vurmadın, ey settare’l-uyub! Ben bir testi suyun varlığı ile varlık iddia ederken, enaniyet ukalalığıma sabır gösterdin de, Nil Nehri’nin mevcudiyetini gizli tuttun. Ben haddini bilmezin bilgisizliğime tahammül gösterdin. Nil’in mevcudiyetini de sen gösterdin. Göstermese idin ayıbım olan bu varlık ve çirkin enaniyetten nasıl kurtulurdum? Yaratanıma kulluk vecibemi yerine getirmemin zevkine nasıl ererdim? Benim perdemi açtın. Artık bir katranın esiri olmam! Zira ummanı gördüm...”

Ya Rab! Bize ezel meclisinde bir damla ilim vermiştin; bu damlayı varmak için yanıp tutuştuğu ummana sen eriştir!...

PİRİ GALİBİ

Konu fican tarafından (12-21-2014 Saat 14:44 ) değiştirilmiştir..
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-22-2014, 11:00   #203
Kullanıcı Adı
fican
Standart
Şeyh Sadi Şirâzî Hazretleri hamamda yıkanırken, kilden güzel koku geldi, gül kokusu, gül kokusu.

Kil, biliyorsunuz eskiler sabun yerine kil kullanırlar. Başın yağını filan akıtır. Üç gün evvel ıslatırlar taş gibidir, kil, toprak. Kaynaşmış toprak, kaygan kaygandır, bilirler çokları da. Onu ıslatırlar da hamam giderler. Başlarına sürerler bütün yağı alır o, tertemiz eder. Saçlarını falan. O kilden sürmüşte gül kokusu gelince diyor ki, sen topraktın ama, sen de gül kokusu ne arıyor. Bir yanlışlık var bu işte.

Kil lisân-ı hal ile diyor ki, ben gül bahçesinin komşusuydum. Hiç ayrılmadım o gül bahçesinden. Onun için güzel koku istiyorsan, güzellik istiyorsan gül bahçesine yakın dur. Rahmet-i ilâhî bu. Verasetü’l-enbiyâ niye anlatmıyorlar bunu.

Dost dost diye geçiştiriyorlar. Ne dostu yahu. Dost her şey dost. Hepsi dost. Arapça’da yok öyle bir şey, Kur’ân-ı Azimuşşan’da yok öyle bir şey. Ama bizim tercümeleri dost dost diye almışız. Bakıyorsun ya velî ya evliyâ.

Niye dost ? Demedin evliyâ demedin, işine gelmedi değil mi? Allah hesabını sorar.

PİRİ GALİBİ

Konu fican tarafından (12-22-2014 Saat 11:05 ) değiştirilmiştir..
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-24-2014, 14:55   #204
Kullanıcı Adı
fican
Standart
Alıntı:
fican Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
TEK DİN VARDIR İSMİ İSLAMİYYETTİR!
SEMAVİ VE TEVHİT DİNİ OLARAK HAZRETİ ALLAH'IN BİLDİRDİĞİ CÜMLE PEYGAMBERLERİMİZ EFENDİLERİMİZİN
TEBLİĞ EYLEDİKLERİ TEK DİN VARDIR ODA İSLAMİYYETTİR !...
PEYGAMBER EFENDİLERİMİZ DİN GETİRMEDİLER İSLAMİYYET ÜZERE GELDİLER ŞERİAT GETİRDİLER CÜMLESİ ŞERİATLARI İLE BİLİNİRLER VE TANINIRLAR !


ŞERİATLAR BİRİ DİGERİNİ İPTAL ETMEZ .
SONRA GELEN ŞERİATLAR EVVEL GELEN ŞERİATLARI İPTAL ETMEZ SONRA GELEN ŞERİATLAR DAHA KEMALATLI
KULLARA BAHŞEDİLEN HAZRETİ ALLAH'IN ZAMANA GÖRE EMRİNİN KULUN YAŞANTISINDA RAHMETİ İLAHİYENİN
KULUN FERAHLIKLA YAŞAMASINA UYGUN İLAHİ İŞTİHADIDIR SONRAKİ GELEN ŞERİATI SEÇME KULUN BİLGİ VE
ĞÖRGÜSÜ İLE GÜZELLİKLERE HAYRAN OLMA MEZİYETİNDE GÖRÜLÜR !


Pir-i GÂLİBİ
3.52 - Îsâ onlardan inkârı sezince: "Allâh yolunda kimler bana yardımcı olacak?" dedi. Havariler: "Biz, Allâh'ın yardımcılarıyız; Allah'a inandık, şâhid ol, biz müslümanlarız." dediler.
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-24-2014, 22:51   #205
Kullanıcı Adı
zülcenaheyn
Standart
Güzel bir zikir...

Halveti-Uşşaki dostlarına selam...

http://www.youtube.com/watch?v=Yb1GTYLTk1o
zülcenaheyn isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-25-2014, 15:03   #206
Kullanıcı Adı
fican
Standart
Ehlihal bilirler ki, dinin felsefesi yoktur. Felsefe beşeridir. Din ilâhidir.
Din Hazreti ALLAH’ın cümle kullarına bahşeylediği tertibi ilâhidir.
ALLAH’ın kanunlarını inceleyerek ilâve etmenin ve noksanlık aramanın kişinin aczinden ve bilgisizliğinden başka izahı yoktur.
Felsefenin akışı beyinden kalbedir.
Tasavvufun tariki ise kalbden beyinedir.

İkisinin de yolları ayrı ayrıdır.
Öz olarak kalbden beyine giden yola “ehli tarik” denilmiştir...
Felsefeyi tanzimi ilâhi olan tasavvufla eş değer görmeyelim. Felsefe nefsin ürettiği, maddeden öte gidemeyen ilmel-yakıyndır. Maddede her zerrede ALLAH’ın varlığının, tenezzülen fiili sıfatlarının zuhurunu hissetmektir.
Müşterisi azda olsa Tasavvuf, Manadır, dinin aslı ve özüdür. İhlas, takva, veradır..


PİRİ GALİBİ
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-26-2014, 11:38   #207
Kullanıcı Adı
fican
Standart
Cennet-mekan anam aşılamıştı vatan sevgisini. Muhammetciğin kutsallığını, değerini. Gözlerinin yaşararak özlemini gizleyemediği emir tarzında ricası: “Oğlum, benim için nöbet tut.” Fırsat buldukça diyordu.
22 yaşında Ahmet ağabeyimi veremden kaybetmiştik. Çaresi yoktu o zamanlar. Askerlik muayenesinde koluna çürük damgasını vurmuşlardı. O günkü ailemin perişanlığını hiç unutamam.
Tek erkek evlatları ben kalmıştım. Zayıftım. “Bu da ölmesin” diye neler yapılmıyordu ki...
Anamın HZ. ALLAH’a yaptığı yüksek sesle ve gözyaşları ile müracaatına şahit olmuştum.
Benim dinlediğimden habersiz konuşuyordu. HZ. ALLAH’la:
--YA RABBİ! BU OĞLUMU GÜÇLÜ KIL. UZUN ÖMÜRLÜ EYLE. ASKERE ELİMLE HAZIRLIYAYIM. HİÇ ÜZÜLMEYECEGİM” diye sanki anlaşma yaptı.
Ve vaadinde durdu. 4 sene askerlik yapan oğlu için üzülmemiş gibi dursa da, ikinci anlaşmaya girdi ve dedi ki:
“—YA RABBİ! OĞLUMU GÖNDER, BİR GÜN GÖREYİM. (ANAM DEVEYİ GÖTÜRENİ BİLİYORDU.)
Öyle oldu: ANAM’la bir gün görüşebildik. Neresinden bakar isen bak METAFİZİK zuhurat.
HUBBU’L-VATAN MİNE’L-İMAN. Vatanı olmayanın imanında noksanlık vardır, hadisini çok söylerdi Anam. Zamanına uygun kültürlü kadındı. İbareyi iyi okur ve yazardı.

PİRİ GALİBİ
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-27-2014, 14:09   #208
Kullanıcı Adı
fican
Standart
Adem (safiyullah)’tan Kıyamete Kadar Semavi Din İslamiyet’tir.

Peygamber Efendilerimiz din getirmediler. İnsanların kemalatına uygun, din-i İslam içinde şeriat getirdiler. Cümlesi İslamiyet üzere geldiler. Bütün insanlığa bu gerçekleri duyurmak zevkinden mahrum olmayalım.

Manay-ı tasavvufu inkar cehalettir, iyi bilelim. Bu gerçeklerin ilanını İslami yönü ile anlatabilir isek; gerçek İslam, cumhuriyet, demokrasi, laiklik, insan hakları İslamiyet’i bu güzellikler dışında mütala etmek, aslından saptırmak İslam’a vurulan büyük darbe ve gerçekleri tahrif olur. Böyle olunca ne olur? Beraber görelim, bütün insanlıkla...

Dost olalım. Hiç bir ülkede İslamiyet’i bilgisizce horlatmayalım. Bu durumda ilmine herkes hürmet gösterir. Şeriatına kimse küfretmediği gibi saygılı olacağından şüphen olmasın. Din özgürlüğün kabul edilir. Teşkilatına özerkliğin verilir. Başkanını din otoritelerinin kendi aralarında seçme hürriyeti elbet verilir. Bilenler katında yerimiz olur. Din istismarcılarının ipliği pazara dökülür. Sahte ilim adamları, sahte mürşitler, meşihat karşısında tuzun suda eridiği gibi yok olurlar!...


PİR-İ GALİBİ
SEYYİD H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU
METAFİZİK isimli eserinden alıntıdır.

Konu fican tarafından (12-27-2014 Saat 14:14 ) değiştirilmiştir..
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-28-2014, 13:23   #209
Kullanıcı Adı
fican
Standart
“Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanların evliyalarını evliya edinmeyin! Onlar kendilerinin evliyasıdır. (Sonra gelen şeriatı kabul ettikten sonra, evvelki şeriattaki evliyalar senin şeriatından lutfedilen evliya değildir. Sana lutfedilen şeriatını gününe yansıtan ve emri ilâhiye uyumlu evliyana tabi ol. Geri döndüğünüz zaman evvelki şeriata dönüşünle sonra gelen şeriata biatınla indi ilâhiyede nefsine zulüm etmiş olursunuz.) ALLAH zalımlar toplumuna yol göstermez.”
(Maide Suresi, 51)

İşte bu abd-i âcizin, anladığım mana… İşte evliyayı kabul etmeyip, evliyanın yerine mana ile ilgisi olmayan “dost” kelamı ile değişiklik yaparsan ayetin manasını doğru yansıtamadığın gibi, Hazret-i Kur’an’ın manasına ters düştüğünü bilesin!

Hazret-i ALLAH’ın ehl-i kitabı Hazret-i Kur’an’da rahmeti ile ihya ettiğinin aksini, ne ile izah edeceksin?Hala, ALLAH’a iman eden ehl-i kitaba “gayr-ı müslim” “kafir” “gavur” demekte israr edecek misin? Daha ne kadar çarpık fikir devam edecek İnsaf et!

Ahir zaman ümmetine bahşedilen şeriat-ı muhammediyeyi korumak kasdi ile üstünlük kompleksine kapılıp ne hale getirdin Din-i İslâm’ı?!

PİRİ GALİBİ
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-29-2014, 15:41   #210
Kullanıcı Adı
fican
Standart
Alıntı:
2.285 - Allah'ın gönderdiği peygamber, Rabbinden, kendisine indirilene inandı, mü'minler de. Hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine inandı. "O'nun elçilerinden hiçbirini diğerinden ayırdetmeyiz" . Ve dediler ki: "İşittik, itâ'at ettik! Rabbimiz, bağışlamanı dileriz. Dönüş sanadır!"
Daha evvelki gelen Peygamber efendilerimize ve getirdikleri kitaplara hürmetkar olmamızı, Hz.ALLAH Kuranı azimüşanda emrediyor.

Hz.Peygamber efendimize verilen şeriat üzere yaşamakla emrolunduk ,bizden evvelki şeriata Ehli Kitaba karşı hürmetkar olmamız da Emri ilahidir.

Cihad emri vardır.Vatanını,namusunu,izzetini, iffetini korumak için Harp edebilirsin ama kimsenin Peygamberine kitabına inancına İbadethanesine dil uzatmayacaksın.Hz.Allah cümle kullarını bu türlü ithamdan ve imandan men ediyor.
Müminler ve Sahte olmayan Mutasavvıfin Cümlesinin takip ettiği yol ki sıratı mustakim budur.Cümle Kullarının gelecekte bu emri ilahiyeye iyi anlayacaklarını düşünmek İman Zevkimdir.
Bu gün dahi Dünyanın Bu kardeşliğe yaklaştığını yaklaşacağını, bunun Müjdesi mahiyetinde aklı eren kişilerin Dinler Arası dialoğa azda olsa önem verdiği bariz görülüyor. Elhamdülillah.

PİRİ GALİBİ
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
tasavvuf


Konuyu Toplam 5 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 5 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi