01-31-2015, 20:45 | #221 |
30.01.2015 Cuma Hutbesi (İstanbul Dergahı)
Alemlerin Rabbi olan Hz.ALLAH ( c.c.) Yusuf Suresinde (105) : "Göklerde ve yerde nice âyetler vardır ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler."Buyuruyor. Hz.Pir Efendimiz diyor ki !.. Bu âyetleri anladığın zaman vazîfeni de anlarsın. Arzı ALLAH yarattı. Cüz’i de olsa tanzim ve düzenini ise Benî Adem’e bıraktı. ALLAH’ın haram kıldığı dışında en güzeli bulan, "Rabbımın lütfu ihsânıdır" diye yaşayan insan, medeniyette ve teknojide ilerlemiş, ALLAH’a şirk koşmadan yaşayan fert ve toplumlar İslâm’ın bu yönünü anlamış örnek insan ve toplumlardır. Müslüman olmayanlarda bilgisizlik, şüphe ve korku vardır. Bu hastalığın ilacı gerçek ilimdir. İslâm’ı yalnız şahsımıza mâlederek teleffuz etmemizde sakınca görmüyoruz. Bu düşünce Hazret-i Kur’ân’a ters düşüyormuş, umurumuzda değil. Bu mevzuda âlimlerimiz pasif kalıyor, yâhut nedense, bu gerçeği dolaylı yoldan tahrif etmeyi vazîfe edinmişcesine, gerçekler öğretilmediğinden dünyaya ne anlatacaklar? ALLAH’ın lütfettiği bir din vardır: O da İslâm’dır. Umumun dîni İslâm’dır. "ALLAH’tan başka ilah yok" diyen müslümandır. Müslümanlarsa kardeştir!. Cümle peygamber efendilerimizin tebliğ ettikleri ve yaşadıkları din İslâm’dır. Tâbi olanlar da müslimdir. Ehl-i Kitab gayr-i müslim değildir. İşte ALLAH’ın bu bildirisini dünyâya duyuralım. Hazret-i ALLAH dün yeterli olmayan duyurma imkanlarını bugün nâ- mütenahi ihsan etti. Kadrini bilmeden, o rahmetleri oyuncak zannedip oynuyoruz. O rahmeti yerinde kullanmayı bilelim!. "Atı alan Üsküdar’ı geçmeden!." |
|
02-01-2015, 14:01 | #222 |
5.43 - İçinde Allâh'ın hükmü bulunan Tevrât yanlarında dururken seni nasıl hakem yapıyorlar, ondan sonra da dönüyorlar. Onlar inanıcı değillerdir.
5.44 - Gerçekten Tevrât'ı biz indirdik, onda yol gösterme ve nur vardır. İslâm olmuş peygamberler, onunla yahûdilere hüküm verirlerdi, kendilerini Tanrıya vermiş zâhidler ve âlimler de "Allâh'ın Kitabını korumakla görevlendirildiklerinden onunla hüküm verirlerdi ve onu gözetip kollarlardı. İnsanlardan korkmayın, benden korkun ve benim âyetlerimi az bir paraya satmayın! Kim Allâh'ın indirdiği ile hükmetmezse işte kâfirler onlardır! 5.45 - Onda onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara karşılıklı kısâs yazdık. Kim bunu bağışlarsa o, kendisi için keffâret olur. Ve kim Allâh'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte zâlimler onlardır. 5.46 - Onların ardından, yanlarındaki Tevrât'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu Îsâ'yı gönderdik ve ona, içinde yol gösterme ve nur bulunan, önündeki Tevrât'ı doğrulayan, korunanlar için yol gösterici ve öğüt olan İncil'i verdik. 5.47 - İncil sâhipleri, Allâh'ın onda indirdiği ile hükmetsinler. Kim Allâh'ın indirdiğiyle hükmetmezse işte onlar, yoldan çıkmışlardır. 5.48 - Sana da kendinden önceki Kitabı doğrulayıcı ve onu kollayıp koruyucu olarak Kitabı gerçekle indirdik. Artık onların aralarında Allâh'ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen gerçekten ayrılıp onların keyiflerine uyma! Sizden her biriniz için bir şeri'at ve bir yol belirledik. Allâh isteseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı, fakat size verdikleri içinde sizi sınamak istedi. Öyleyse hayır işlerine koşun, hepinizin dönüşü Allah'adır. O size ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir. |
|
02-19-2015, 22:21 | #223 |
Evet gezinecek manevi bi alemi, inanci olmayanların nerde gezdiğini açıkça görüyor bu millet.
|
|
02-26-2015, 23:01 | #224 |
ARABÇA BİLMEK ALLAH'I BİLMEK İÇİN YETERLİ OLMUYOR
İlmin her dalı güzeldir. Çok lisan bilmekte elbet güzeldir. Şeriat-ı Muhammedi ile yükümlü olanlar için Arapça bilmek çok çok güzeldir. Amma imanı muhafazada Arapça bilmek de yeterli olmuyor. Zira Ebu Cehil ve Peygamberimizin amcası Ebu Leheb, daha niceleri Arapça’yı iyi biliyorlardı. İmanı kurtarmada yalnız Arapça bilmek yetmiyor. İman yoksa Efendimizin amcası olması da bir şey ifade etmiyor. PİRİ GALİBİ |
|
02-27-2015, 22:37 | #225 |
Ebu Leheb'in iki eli kurusun; kurudu ya.
Ne malı, ne de kazandığı onu kurtaramadı. Alevli bir ateşe girecektir . Karısı da, odun hamalı olarak. Boynunda hurma lifinden bir ip olacaktır. |
|
03-09-2015, 21:20 | #226 |
Bilge kişi, yeniliklere gözünü kapatır, kulağını tıkarsa zaman zaman sanat değerini kaybeder. Alıcısı kalmaz. Tahammülü güç hâdiseler hayâtı çekilmez hâle getirir. Çünkü müşteri dünü düşünen değil, yaşadığı günü idrak eden insandır. ALLÂH’ın tertip ve tanzîmi böyledir. İnsanın fizikî durumu da, hücreleri de dâimâ değişir. Bir kararda kalan Hazret-i ALLAH’tır.
Muâsır milletlerin seviyesine çıkmak imkânı her an mevcuttur. Şerîat-i Muhammedî daha müsâittir. Bilge kişi hem İslâm’ı yaşadığını iddiâ etsin, hem de yeniliklere ve medeniyete karşı çıksın; gülünçtür. zamâna göre içtihat kapısı açık bırakılmıştır. Geçmişi geri getiremezsin. İstikbal, yâni gelecek ALLÂH’a mâlum olup, hal bugündür. Günü yaşa, yaşamak için ALLAH’tan güç ve imkan iste. Evvelâ, irâdeni kullan. Havfu reca üzre ol. ALLAH’tan nasıl korkmak lâzımsa öyle kork ve kulluk vazîfeni yap. Ondan sonra tazarru ve niyâzı bırakma. PİRİ GALİBİ |
|
04-21-2015, 09:11 | #227 | |
Alıntı:
Cumhurbaşkanlığınca, Çanakkale Zaferi'nin 100. yıl dönümü dolayısıyla tanıtım filmi hazırlandı. Çanakkale Şehitler Anıtı'nın görüntüsü ve ''Sen hiç şühedanın sesini duydun mu'' sorusuyla başlayan görüntülerde, Çanakkale Savaşı'nı temsilen cephedeki askerlerin tekmil seslerine yer verildi. http://www.haber7.com/guncel/haber/1...lmi-yayinlandi Konu fican tarafından (04-21-2015 Saat 09:17 ) değiştirilmiştir.. |
||
04-22-2015, 09:53 | #228 |
YERSİZ SOYKIRIM İDDİASI
Birinci Cihan Harbinde Türk milletinin zafiyetini fırsat bilip, işgal kuvvetleri ile beraber olup bu millete lâyık olmadığı, tüyler ürperten, akla ve hayale dahi gelmeyen işkenceleri reva görerek, duyulmadık nankörlük örneği sergileyen Ermeni vatandaşlarımız –Ankara’daki Ermeni vatandaşlarımızı tenzih ederim- Türk milletinin az da olsa zaferi ile neticelenen harbin neticesinde, dış güçler ülkemizi mecburi terk edince, Üçüncü Orduda mimlenen Ermenileri hainlik ettiği ülkeyi terk etmeye haklı olarak mecbur etmiştir. Ermeni vatandaşlarımızın yanlış tutumları ve yersiz çığlıklarının faturasını bu millete ödetme arzuları tarih boyu kesintisiz devam etmiştir. Soykırım çığlıkları ile dünya Hıristiyanlarını Türk Milletine düşman kıldığını bilmeyen kalmadı herhalde. O türlü yaygaracıları ALLAH düzeltir inşaALLAH. Gerçekleri zaman gelecek tarih daha açık elbette yazacak. Birinci Dünya Harbini görmüş, itimad edilir büyüklerimi dinle-dim ve anladım ki, Bunun adına soykırım demezler, Arapça’da "men dakka dukka” derler. Çalma kapımı, çalarlar kapını. Çorum’da bir Atasözü vardır: Varışına gelişim, tarhana aşına bulgur aşım, derler. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yaptırdığı Sahibini Arayan Madalya filmini görmüşsünüzdür. Görmedi iseniz mutlaka görünüz. Muhammedisi de görsün, İsevisi de görsün. HZ. PİRİ GALİBİ (K.S.) |
|
04-24-2015, 11:53 | #229 |
ŞEHİTLERLE SOHBET!...
Çorum Üçtutlar mahallesi, Sağrıcı sokak, Osmancık caddesinde iki katlı, dedemlerden miras kalan konakta iskan ediyorduk. Sokağın içerisine uzanan kısmında bilmem ne harbinde şehit olmuş iki erkek, bir kadın, bir de oğlan çocuk Tosyalı şehitler orada medfun idiler. Kabirlerinin bir kısmı komşu evde kalmış. Kabirleri çoktan kayıp olmuş. Amma o mübarek şehitler orada kıyamete kadar mevcut. Hazret-i ALLAH şefi kılsın!.. Zaman zaman orada mevcudiyetlerini belirtmeleri hadiselerle bariz görüle gelmiştir. Tevatüren anlatırlar: Babamın babası dedem şehitlerin bulunduğu yeri hayvan ahırı yapmış. Hayvanları koyduğu günün sabahı bütün hayvanlar çarpuk çurpuk çıkmışlar. Dedeme gece manasında: “--Biz buradayız. Burayı temiz tut. Malınla sana işaret verdik. Anlayış göstermez isen canına olur” demişler. Dedem hayvan ahırını kaldırmış. Orayı temiz tutmuşlar. O kısım Ahmet amcama düşmüş. Amcama da görünmüşler. Amcamlar da orayı kiler olarak temiz tutmuşlar. Amcam vefat edince ailesi teyzeme bir ev alınarak orası da konağa eklenmiş. Babamın vefatı ile kardeşlerim müstakil tapulu orayı bana uygun görmüşler. İtiraz etmedim. Ankara’da idim. Tapusu üzerime devrolduğu gece şehitlerle sabaha kadar sohbet ettik. “--Çok sevindik buranın sana geçtiğine” dediler. Ben de o mübarek şehitlerin orada olmalarının ALLAH’ın bir lutfu ihsanı olduğunu belirttim. Mali durumum müsait değildi. Orayı iskana müsait hale getirip kiraya verecektik “Ankara’da benim ödeyeceğim kiraya katkısı olsun” diye. Evin yapılmasını kayınpederim Şeyh Hacı Mustafa Efendi yürütüyordu. Kendisine rica ettim: “--Efendi, şehitlerin olduğu yeri türbe gibi çevirelim” dedim. “--Eğer türbe gibi yapar isek kimse burayı kiraya tutmaz, korkar, duramazlar. Ben orayı temiz tutulacak yatak yorgan yığmak için yer yaparım” dedi ve öyle oldu. Ankara Sitelerdeki iş yerini yaparken mecbur oldum, damadım Hacı İzzet efendi istedi, ona sattım. “Temiz tutun!” diye tenbih ettiğim halde oraya banyo yaptırmışlar. Malumatım yoktu. Başları felaketten kurtulmadı. Onlar da evi sattılar. Başka yerlere gittiler. “Niye bu kadar anlatıyorsun?” dersen: Orayı türbe yapma imkanı bulamadım, üzgünüm. Kitaba yazdım ki: Şimdi yerine apartman yapılmış, orada duranların rahat olacaklarını zannetmiyorum. Orda Tosyalı şehitler yatıyor. Sabır ile makam almış evliyaya benzemezler, dikkat edin! Bu fakir hayatta iken şühedaya hürmeten bir şey yapılır ise türbeyi ben yaptıracağım imkanım nispetinde. İmanlı müteşebbise katkım elbet olacak. Orada medfun şehit kardeşlerim beni affetsinler. Kaynağı tavında dövemedik, maddi imkansızlıktan. Buna şehitler şahit, Rabb’ım şahit!... İşte yaşayanlar için fırsat: Kıyamete kadar METAFİZİK. Rahmet-i ilahi, büyük hadise halâ mevcut olay!... PİRİ GALİBİ Konu fican tarafından (04-24-2015 Saat 11:57 ) değiştirilmiştir.. |
|
04-25-2015, 17:46 | #230 |
İslam'dır, özdür.
|
|
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
tasavvuf |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|