AK Gençliğin Buluşma Noktası
Tartışıyorum AK Partililerin, AK Parti Gençlerinin Seviyeli tartışma bölümü.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 05-03-2008, 23:44   #51
Kullanıcı Adı
LüGaT
Standart AVRUPA BİRLİĞİ
Ayetin tefsirini ikimizde okuyup yanlışımız varsa düzeltelim inş. başlığın konusu bu değil, sabote ettik.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 05-03-2008, 23:55   #52
Kullanıcı Adı
tayyipleyiz
Standart AVRUPA BİRLİĞİ
AB ile ilişkilerimiz çok uzun bir süreçtir. Bu süreçte yaşanan gelişmeler de son dönemde zirve olmuştur. "Birlik" üyesi ülkelerin ve Birliğin Türkiye'ye karşı tutumu çok ciddi değişiklikler göstermiştir. Avrupa ve dünya dengelerine paralel olarak, önümüzdeki uzun süreçte de AB'nin bize karşı tutumunda ciddi değişikliklerin yaşanması kaçınılmazdır. Yapılması gereken bu dengelerin dikkatli izlenmesi ve doğru bir biçimde okunmasıdır.AB bugün kuruluş amacından çok sapmış ya da bir başka ifadeyle kuruluş amacının çok dışına çıkmıştır. "Avrupa Birliği" adını taşıyan topluluk, ekonomik amacının yanı sıra, siyasal amaç taşıyan bir "kulüp" haline dönüşmüştü.
Bu birliğin bir "Hristiyan Kulübü" olarak isimlendirilmesi ne derece doğrudur, tartışılabilir. Fakat bizim bu kulübün felsefesine biraz uzak durduğumuz tartışılamaz. AB demek bir noktada "Batı" demektir, "çağdaşlık" demektir. Peki neden böyle bir nitelemeye haizdir AB...?Türkiye Cumhuriyeti temel kuruluş felsefesi olarak "halk egemenliğine dayanan, laik ve çağdaş bir cumhuriyet" olarak tanımlandığına göre, bu temel kuruluş felsefesi değişmedikçe, AB'ye girme arzusundan vazgeçemez.
Zira AB bünyesinde gözü kararmış bir biçimde Türkiye düşmanlığı yapacak unsurlar mevcuttur. Bu unsurlar yaptıkları lobi faaliyeti ile aleyhte yoğun bir çalışma da yürütmektedirler hani... Ama AB gözüyle bakıldığında Türkiye konumu itibari ile gözden çıkarılacak bir aday da değildir. Bu son yaşanan kaptama adına, demokrasi adına verilen destek de bunun bir gerçeğidir sanırım. AB açısından Türkiye vazgeçilmez olduğunu, bir kaybetme korkusu yaşandığını bu yoğın trafik de sezmemek mümkün de değil hani...
Bugün AB üyesi ülkelerde yaşayan milyonlarca Türk vardır. Bunları tam anlamıyla örgütleyebilmiş olmasak bile, içinde yaşadıkları ülkelerin yönetimleri üzerinde çok ciddi bir baskı unsurudurlar.Bunalrın kuracakları bir baskı bile AB nin üzerinde kaygı arttırıcı nitelik taşır bence...

Müzakerelerin kesilemeyeceği, kesilse de bir şekilde tekrar başlatılma olsalığının varlığı yüksek geliyor bana...
Saygılarımla...
tayyipleyiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-04-2008, 00:03   #53
Kullanıcı Adı
tayyipleyiz
Standart AVRUPA BİRLİĞİ
Alıntı:
yalçın Nickli Üyeden Alıntı
Alıntı:
KaraEsref Nickli Üyeden Alıntı
Türk milleti, ne yazık ki AB konusunda eski heyecanını, isteğini ve umudunu kaybetti. Çünkü üyelik sürecinde, olmayacak isteklerde bulunuldu. Diğer aday ülkelere yapılmayan haksızlıklar yapıldı. Başbakanımızın tabiri ile maç oynanırken kurallar sürekli değiştirildi. Böyle bir haksızlık başka hiçbir ülkeyi yapılmadı. Hedef sadece Türkiye oldu.

Bizim AB'ye girmemiz için öncelikle bu sorunu çözmemiz gerekir. Çünkü mevcut sorun çözülmeden, AB'ye girebilmemiz mümkün değildir. Girmiş olsak bile, haksızlıklar silsilesi devam edecek, Türk milletinin kabullenemeyeceği bir durum ortaya çıkacaktır. Bugün bile toplum içinde AB karşıtı sesler yükselmeye başladıysa, sebebi de bu haksızlıklar silsilesidir. Onları hor görmemek gerekir. Çünkü Türk milleti onurlu bir millettir. Aç da kalsa, açıkta da kalsa istenmediği yerde durmaz. Verilmeyeni istemez. İşte bu nedenle Türkiye ile AB arasında gerçek bir müzakere süreci, ancak AB'nin istekli tutumuyla başlayabilir. Bu sürecin ilk şartıdır.

Unutulmamalı ki vagon ne kadar kusursuz olursa olsun, tren gitmedikçe hareket etme şansı yoktur. Biz üzerimize düşeni yapacağız, fakat AB'de kendi üzerine düşen görevleri yapmalı, sorunun kaynağını bulmalıdır. İnanç ve tarihten kaynaklı olumsuz düşüncelerinden vazgeçmelidir. Bu sadece Türkiye'yi AB ülkesi yapmaz, aynı zamanda AB'yi de gerçek anlamda özgürlükçü, modern, hoşgörülü bir topluluk yapar. Bizim AB ödevimiz zor, AB'nin Türkiye ödevi daha zordur.

Sonuç olarak, Türkiye, yıllardır sürdürdüğü ancak sonuç alamadığı anlayışı değiştirmeli ve AB'ye kendi üzerine düşen görevi hatırlatmalıdır. Bunun için AB'nin, kesin, gerçekleştirildiğinde sonu belli olan bir planı, Türkiye'ye sunması gerekir. Böyle bir plan sunulmadıkça, Türkiye, AB ilişkilerini muhakkak askıya almalıdır. Çünkü kuralların sürekli değiştirildiği bir maç asla bitmez.

Güzel kardeşim AB girip girmemenin ötesinde ülke dinamiklerinin kendi insanına kazandıramadığı bir çok getirilerin varlığıdır ,belki bir ufuk nazarında bakıldığında dayatmalar ile gelen yenilikler askeri vesayet kültürü ile tasarlanmış olarak anayasamıza kazandırılan bir çok medeni kazanımlar ile sabitlenmesi gerekir.

Türkiye, AB üyelik süreciyle bölgesel dışa açılan politikalar ve bağlantılarıyla küresel süreçe girmiş bulunmaktadır. Bu aşamadan sonra Türkiye'nin bu iki süreçten köklü bir biçimde kopması çok zor görünmektedir. 27 Nisan süreci, yöneldiği hedefler bakımından Türkiye'yi AB sürecinden koparmak isteyen, AB sürecinin Türkiyeyi parçalamayı hedefleyen bir süreç olduğunu iddia eden söylemi teyid etmektedir Türkiye'nin Ortadoğuda aktif rol oynamasının önüne geçmek istemektedir. Bu iki gerekçeye dayanarak, cumhuriyetin tasfiye edilmek istendiğini öne sürenler, bu iki süreci durdurmayı başardıkları takdirde içeride kaybettikleri zemini iktisadi, siyasi ve sosyal yeniden kazanabileceklerini düşünmektedirler. Böyle bir kara hesapların beşinde olanların varlığı ile hangi tarz siyaset yapmak gerek

Türkiyenin daha fazla GSMH'ya, daha fazla üretime, daha fazla yabancı sermayeye, daha fazla istihdama, daha zengin uluslararası ilişki trafiğine, daha çok spor başarısına, daha fazla patente ihtiyacı vardır. Bu ve benzeri konuların herhangi birinde gerilemek demek, refahın azalması ve dolayısıyla ülkenin her açıdan yönetilemez olması demektir. Yani, bölünmez bütünlük ve Cumhuriyetin temel niteliklerinin güçlenmesi için bu değişim eşiğinin atlatılması zaruridir. Geçmiş bu rota üzerinde seyir alıyorsa sizin ifade ettiğiniz gibi soyutlanmak ülkeyi kaosa ve içerdeki otoriter güçlerin hatta cetelerin eline geçen bir devlet portresi ortaya koyar ülke için de bir son olur sevgilerimle
Sevgili Hocam Yorumunuz takdire değer nitelikte, teşekkür ederim... +1

Başlık altında çok güzel ve faydalı yorumlar okudum, tüm yorum yazan arkadaşlara teşekkür ederim. İstifade etme temennisi ile... :-*
tayyipleyiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-04-2008, 00:08   #54
Kullanıcı Adı
Ak_Zeynep
Standart AVRUPA BİRLİĞİ
Konuyu bölmek istemiyorum ama çok güzel ve faydalı yorumlar yapmışsınız.Yavaş yavaş okumaya gayret göstreriyorum.

Çok teşekkür ederim Allah razı olsun.

Bu arada yalçın abi süpersin :-* :-* Ne güzel yorumlar öyle
  Alıntı ile Cevapla
Alt 05-04-2008, 01:19   #55
Kullanıcı Adı
fazlrahmet
Standart AVRUPA BİRLİĞİ
Allah razı olsun yazılarınızı bende baştan okudum...

Bizi almayacaklarına inanıyorum...Ve ülke olarak artık Türk İslam Birliğini kurmalıyız...Ve bu Birliğin bir önderi olacaktır inşAllah...
:-*
fazlrahmet isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-04-2008, 01:30   #56
Kullanıcı Adı
fazlrahmet
Standart AVRUPA BİRLİĞİ
1O Temmuz 2007 Salı tarihli Millî Gazete’sinden “Avraam Burg İsrail’in ölümü ve Süt Kovası” başlıklı yazıdan kısa bir alıntı sunmak istiyorum: Haberşöyle:" İsrail’de yayınlanan bir gazeteye açıklama yapmış. Biz Türkiye Yahudilerinin yayın organı Şalom’dan aldık. Açıklamasında çok önemli ayrıntılar var. Birincisi, Avrupa Birliği’ne ilişkin. Bakın Ünlü Yahudi siyasetçi Avraam Burg ne diyor: “Avrupa Birliği Tevrat Kaynaklı bir ütopyadır. Birliğin ne kadar zaman sonra sağlanabileceğini bilmiyorum ama tümüyle Yahudi temellere dayandığı kesin” Hukukta bir tabir vardı; “En kuvvetli şahitlik, Hasmın şahitliğidir” Bu şahitliğin üzerine başka ayrıntılarda ekleyebiliriz. Avrupa Birliği’nin 12 yıldızlı bayrağını Paul Levi adındaki Musevi asıllı bir Belçikalı’ya ait olması, 12 Yıldız’ın da İsrail’in dünyanın çeşitli bölgelerine dağılmış İsrail’in 12 Kabilesini simgelemesi gibi… Avrupa Birliği Hristiyan-Yahudi işbirliğinin en büyük örneklerinden biridir. Ortak düşmanları ise İslam Dünyasıdır. Hasmın şahadeti ortadadır. . “İsrail öldü!” diyor Burg. “Henüz haberi bize ulaşmadı ama ne yazık ki öldü…” İsrail’in artık bir Yahudi ülkesi olmadığını söylüyor ve İsraillilere kendisinin yaptığı gibi ikinci bir ülkenin vatandaşlığını almalarını öğütlüyor. Kendisi de Fransız vatandaşlığı almış.” Bu haber çok şey anlatıyor.
(ALINTI )
fazlrahmet isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-04-2008, 01:39   #57
Kullanıcı Adı
Kemalist59
Standart AVRUPA BİRLİĞİ
Bundan 5 yıl öncesi lise yıllarım o dönemler her gazete okurdum manşetler özellikle aralık aylarında kıbrıs sorununu halledersek AB deyiz şeklindeydi.
1.KKTC AB hayalleriyle Rauf Denktaş'ın feda edilmesi ile başlayan süreçte gözden çıkarılmış Türk askeri işgalci konuma getirilmiş ve bu ders kitaplarına işlemiştir.Verdiğimiz taviz Güney deki RUM kesimini adanın tek sahibi gösterip KIBRIS adı ile AB üyesi yapmış TÜRK hakları katlolmuştur.
Bugün yeniçağ ve milli gazeteleri okuyorum bunlar AB ye uzak kaleler.Ancak bazen diğer haber manşetlerine bakıyorum yine özellikle haziran ve aralık ayları AB ye az kaldı.Ne istiyorlar FENER RUM PATRİKHANESİ
2.Patrikhaneyi bağımsızlaştırma çabası Türk devletindeki etnik ırkları yabancı milletletlere bağlamak devlet otoritesini satmak...(KABUL EDİLEMEZ.LOZAN DELİNEMEZ)
3.Ne istiyorlar 301.MADDE nedir bu üniter devletin ve sosyal devletin altını kazıma projesi
4.Tam özelleştirmelere devam serbest piyasa oysa biz bağırıyoruz özelleştirME diye ancak lafı güzaf sonuç yok.Bİz özelleştirmlere işsizliğe sorun olmak kaydıyla iş imkanı satıp arazi verilmesine göz yumarız hazır kurumu yabancılara para kazansın diye satma değil amaçlanan milli ekonomiyi çökertmek.
Bakıyorum'da Osmanlı'nın çöküşünü görüyorum.IMF=Duyunumumiye
Kıbrıs=Rumeli
Patrikhane ve 301=Azınlık
isyanları.....
Ne istiyecekler KÜRTLERE ÖZERKLİK amaç devleti bölmek...
Şimdi AB normal üyte koşulları ve tavizsiz büyük olanakken bu haliyle sömürgeleştirme kapısı olmuş ve SEVR i hortlatma projesine dönmüştür.
Olayın ekonomisini düşünelim AB ülkelerine kelle başı yardım yapıyor.Para yardımı bu yardım Türkiye'nin dış borcunu bitirir.Çünkü Nüfus 80 milyon dış piyasada bunu istemez.Diğer AB ülkelerinde en kalabalık nüfüs 20 milyon...
Şimdi aklı başında herkez bilir ki AB bizi normal üye yapmayacak.Zaten bunu kendide söyledi özel konum nedir bu AB nin arka bahçesine bağlayıp sömürge yapma konumu....
Buna karşı uyanmayacak mıyız?Emperyalizme ve güçlerine hayır demeyecek miyiz?
Kemalist59 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-04-2008, 03:57   #58
Kullanıcı Adı
Bostancı
Standart AVRUPA BİRLİĞİ
Yorumların çoğunu okudum,her birinizin ayrı düşünceleri ve yaklaşımları var bazılarınızın korkuları var peki avrupalılar bizim hakkımızda neler düşünüyor acaba hiç düşündünüzmü..?
Yorumların için'de hiç bununla ilgili bir bölüm göremedim tamam bizim neler düşündüğümüz tabi ki önemlide ama bir o kadar'da önemli olan avrupalıların bizim hakkımızda neler düşündüğü sonuşta onların oluşturduğu bir birliğe giricez...
Daha önce bu konuda fikrimi belirtmiştim bana göre bizi avrupa birliğine almıyacaklar yahut yurdumuzda ki misyoner faaliyetlerini daha da çok hızlandırıp bi 40-50 yıl sonra tamamen hristyanlaştığımız'da alabilirler..
Zaten yurdumuzda hızlı bir şekilde sürüyor hristyanlaştırma çalışmaları papanın sözü geldi aklıma "ilk bin yıl Avrupayı hristyanlaştırdık,ikinci bin yıl afrikayı hristyanlaştırdık,üçüncü bin yıl ise asyayı hristyanlaştıracağız" bakın adam hiç kimseden çekinmeden neler yaptıklarını ve neler yapacağını adeta Dünyanın gözüne sokarcasına anlatıyor buna rağmen bizde halaha bir ab merağıdır gidiyor..
Kimisi çağın gereği bu diyor,kimisi görüyorsunuz işte onlarsız olmuyor diyor,kimisi güç onlarda,para onlarda,ekonomi onlarda,itibar onlarda başka çare yok diyor bunları söyleyenlerde bir çaresizlik görüyorum üstelik tek çareyi onlarda arayan bir çaresizlik.
Bir zayıflık kendini beş para etmez gören bir anlayış seziyorum bu serzenişlerimi özellikle köklü bir tarihe vede kuvvetli bir inanaca sahip olan bu ülkenin insanlarında görmek çok üzücü..
Oysa biz gücün parası olanda,silahı olanda,itibarı olanda değil imanı olan'da olduğuna inanan Müslümanlarız inancımızın zayıflığı bizi böyle düşünmekten uzaklaştırıyor ve ab'ye muhtaç olduğumuza inandırıyor...
Ben yorumun başında hiç avrupalılardan örnek vermemişiniz demiştim o örneği kendim vericem..
Bakın Türkiye'de 1950'li yıllar'da İstanbul üniversitesinde dersler vermiş olan Alman profesör Neumarka boğaziçin'de yaptıkları bir gezinti'de bizim Türk talebeler bir soru yöneltiyor..
Avrupa bizi neden sevmez? diye soruyorlar tabi bu öğrenciler akıllıymış avrupanın bizi sevmediğini anlamışlar
Alaman profesör Neumarkta şu cevabı veriyor
" Çok samimi olarak itiraf edeyim ki, Avrupalı, Türkleri sevmez ve sevmesi de mümkün değildir. Asırlardır kilisenin Türk ve İslam düşmanlığı Hıristiyanların hücrelerine sinmiştir. Sebeplerine gelince:

1- Müslüman olduğunuz için sevmez.

2- Sizler farkında değilsiniz ama, onlar şu gerçeğin farkındadırlar: Tarihten Türk çıkarılırsa tarih kalmaz. Osmanlı arşivi tam olarak ortaya çıkarsa, bugünkü tarihlerin yeniden yazılması gerekir.

3- Avrupa'nın pazarı idiniz. Şimdi Avrupa'yı pazar yapmaya başladınız.

4- En az 400 yıl Avrupa'da sırtımızda ve ensemizde at koşturdunuz.

5- Selçuklular Anadolu'yu, Osmanlılar ise orta Avrupa ve Balkanları Haçlı ordusuna mezar ettiler.

6- Sizi silah ile yenemeyenler, sizleri kendilerine benzeterek hakimiyet sağladılar.

7- Selçuklu ve bilhassa Osmanlı, İslamiyet uğruna her şeyini feda etmeseydiler, İslamiyet bugün belki sadece Hicaz'da varlığını devam ettirirdi, kaldı ki Vehhabiliği kuranlar da, İngiliz Dominyon Bakanlığı'nın adamlarıdır. Batı her yerde İslamiyet’i, sapık inançlara kanalize etti. Ama Osmanlı, Asr-ı Saadeti devam ettirdi.

8- Kilise size kin kusmaktadır, sebepleri yukarıdadır.

9- Ben Türkiye'ye geldiğimde 2 üniversiteniz vardı, şimdi 19 üniversite var. [O tarihteki sayı]

10- Sizler, gerçek hüviyetinize döndüğünüz an Avrupa'nın refahı ve medeniyeti yıkılır.

11- Yine sizler, Avrupa'nın tarihi düşmanısınız ve daima düşman olarak kalacaksınız.)

Velhasıl bizi sevmeyen Avrupalılar bizi kendi birliklerine almazlar anca iyice hristyanlaştığımız zaman ;)
Bostancı isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-04-2008, 05:10   #59
Kullanıcı Adı
LüGaT
Standart AVRUPA BİRLİĞİ
Fazrahmet

"israil öldü" demiş Berg. Ama birisi daha önce öldü. Nietche "Tanrı öldü" demişti. Haklıydı, Tanrı insanlar için ölmüştü. 19./20. yüzyıllar pozitivizmin boyunduruğu altında geçti. Diyeceğim o ki devletlerin menfaatleri devletlerinin dinlerinden önce gelir.(doğru mudur tartışılır ama mevcut hal öyledir) 1. /2. dünya savaşlarında Hrıstıyanlar müslümanları öldürmedi, Hrıstıyanlar Hrıstıyanları öldürdü. Ne için sanıyorsunuz ? Hammadde olmasın ?

Devletleri dostları/ düşmanları yoktur, dinleri de yoktur menfaatleri vardır.

Kemalist 59,

Mesele hakim zihniyetin yasakçı zihniyetinden birşey değil:

Kürt olmak yasak,
Süleymancılık yasak,
Nurculuk yasak,
Kominizm yasak,
Faşizm yasak...

Kıbrıs bugünün meselesi değil. A.b. nin gayrisamimi politikaları da malum. Herhalde şöyle düşünüyorsunuz; haklı olduğumuzu birbirimize anlatalım, Ab'ye Abd'ye Yunanistana savaş açalım, küselim konuşmayalım, aman masaya oturmayalım belki Kıbrıs'ın yanında dünyayı da promasyon olarak bize verirler. Kıbrıs'ta taviz verdik diyenler ne zaman verdiğimiz tavizi açıklayacak merak ediyorum. Kıbrıs sorunu ilk defa bu kadar sesli ve etkili dile getirildi uluslararası alanda. Referandum haklılığımızın tavana vurduğu yerdi. Rumlar Yunanlar durumu beğenmiyor anlıyorum da, siz niye beğenmiyorsunuz onu bir türlü anlamıyorum.

Kürt sorunu...

Kürt sorunu o yöredeki gelişen sosyal bağlarla aşılacaktır. Oradaki insanların kültürel kimlikleri bugüne kadar yok sayıldı. Ne diyordu Kenan Evren: "Kürt=dağ Türkü" Bu cümle yılların resmi politikasının özeti mahiyetinde.Böyle olunca o bölgede bir infial olması, terör olması normaldir. Bu ayrılıkçı zihniyete malzeme sağlar. Resmi ideoloji herkesi öteleştirdikçe, düşman ilan ettikçe başka türlü de olamaz. AB reformları sürecinde ne oldu ? Trt'de bazen Kürtçe şarkılar çalıyor, ben hala bir zararını görmedim. Varsa verdiğimiz "taviz" (kime veriyorsak) buyurun aydınlatın bizi.

İMf'nin borçlarının bittiğini bizzat başkanı ağzından duymak İMF ile ilgili beylik lafların hepsini ortadan kaldırır.

Bakın kaygılarınıza saygı duyarım. Kaygılanmıyor olmaktan iyidir. Ama emperyazlizme karşı çıkanların temelinde ya iktidara gelemeyeceği belli olduğu için "bekar olup karı boşayan insanlar" ya da Rus emperyalizmi Amerikanınkinden iyidir diyenler var. Bakın ve görün. Ayrıca Ab'den kopunca yerine koyacakları kültürel ve siyasi manada müspet hiçbirşey de yok. Kendileri birinci dereceden batıcı zaten.

Bostancı,

Ab. hakkında çizdiğin tasvire bakalım. Hrıstyanlaştırma çabası güden, kana susamış, bizi sevmeyen ve yoketmek isteyen.

Bir kısmına katılmak mümkün.

Ama

1. Onlar seni hrıstiyanlaştıracak diye korkuyorsun, dininden mi süphelisin, insanlarından mı ? Üç beş misyoner bizi Hrıstıyanlaştırıyorsa bu Ab'nin değil bizim sorunumuzdur. Bizim dini manada korkacak birşeyimiz olmadığı için "açık" olmalıyız. Biz manevi değerlerimize sahip çıkabiliyorsak misyonerlerden korkmamıza gerek yok. Çıkamıyorsak misyonerler olmasa da ateist oluruz, Hristiyan oluruz, Budist oluruz...

Benim Avrupa'nın falanca semtinde tebliğ etme hakkım varsa misyonerlerin deolmalı. Bundan korkacak bir dinim ya da insanlarım olduğunu düşünmüyorum. Misyonerler ve Hrıstiyanlar korksun. Fena halde korksun çünkü ellerinde İslam'ın güneşini söndürecek hiçbir şey yok. Ve batı yıllardır bir dine gebe. İnsanlar "birşeyler" arıyor.

2. Avrupa'da da Türkiye'de olduğu gibi birden fazla görüş var. Bunların arasında Türk- müslüman düşmanları da olabilir. Fakat bunun Ab'ye girişle alakasını anlamıyorum. Ab'nin "halklarımız birbirini çooook seviyor gelin küreselleşip bu hasreti dindirelim." gibi bir iddaası olduğunu hiç duymadım. Ab ila nihayeinde bir menfaat ilişkisidir, Ab'nin Türkiye'ye Tüürkiye'nin Ab'ye ihtiyacı vardır. Güç dengeleri, özellikle ekonomik ve siyasal güç birliği bakımından çıkarlar bunu gerektirir.

Devletlerin dostları yoktur, devletlerin düşmanları da yoktur, devletlerin menfaatleri vardır.

3. Almamaları mümkündür. Hatta almalarından daha mümkündür. Ama bu süreci öyle kullanalım ki Türkiye dinamiklerini tam manasıyla harekete geçirsin de onlar Türk birliğine girmeye çalışsın.


  Alıntı ile Cevapla
Alt 05-04-2008, 12:03   #60
Kullanıcı Adı
Kemalist59
Standart AVRUPA BİRLİĞİ
Lügat isimli arkadaş bana hitaben yazdığın bölümlere cevap vericem.
Şimdi öncelikle mevcut sözde AB karşıtlarını bilirim.Bakalım istersen MHP PARTİ Programında AB-ABD ile iyi ilişkiler sözü geçmektedir.CHP de ımf politikaları ve AB-ABD politikaları hemen hemen aynı yani burada onların ağzından konuşmamaktayım.
Gelelim sırayla konulara
1.Kıbrıs'ta ne taviz verdik?İşbirlikçi TALAT hükümeti ile Kıbrıs'ta Türk Haklarının ve bağımsızlığının temsili RAUF DENKTAŞ'ı susturduk.En büyük hatadır.Kıbrıs'ta referandumda RUMLAR kabul etseydi.Uluslararası antlaşmalarla yapmış olduğumuz barış harekatının kazançlarını korumayı AB ye devretmiş olacaktık.Yine kıbrıs'ta adanın türk hakları kaybedilmiş Türk öğrencilere İngilizlerin belirlediği müfredatta ders veriliyor.Barış harekatı İŞGAL olarak adlandırılıyor.Bunlarda hükümet yetersiz kalmış taviz vermiştir.Şimdi yanlış anlamayın her parti bunun benzerlerini yapardı hemen hemen Ecevit dönemini hatırlıyorum DSP ni AB ci kanadıda taviz vermeyi savunmuştu.Cem-Özkan ve Derviş....
2.Biz ulusumuzda her vatandaşın özgürce ibadetini yapmasını ister bunu en temel hak görürüz.Ancak devleti cemaatlere teslim edemeyiz.Nurculuk-Süleymancılık....yasaktır.Bunu yaşamak değil bunu sömürmek yasaktır.
Bu konuda şunu diyicem''[color=red]Laiklik hacılık,hocalık,üfürükçülük ve büyücülük gibi sahte din kapılarını kapadığından dolayı aslında gerçek dinin de güvencesidir.''
3.Bizler kenan evren faşizmini tamaıyla etnik bölücülük olarak görmekteyiz.Kürt varlığını haklarını inkar etmemekteyiz.Ancak onlara ne mutlu Türküm idyene felsefesiyle yaklaşmak en gerçek çözümdür.AB nin istediği azınlık hakları yasasının objektifçe incelerseniz Türkiye'nin 7 de 2 sinin Askersiz İşgalini serbest bırakmıştır.Yani haklarını korumayı yabancılara devretmiştir.
4.IMF politikalarını bu ülkeden defedip muhakkak milli temelde ekonomiye ulaşmak zorunlu olup ulusun gerçek aydınlığa giden yoludur.

NOT:Bizler ülkemizdede dünyadada barışı savunuruz.Yunanla savaş Ab ile savaş amerika ile savaş....Bunu savunamayız ama emperyallerin işgalci politikalarında uyumayız.Bana söyler misiniz Bugün Filistin'de olanları Bugün Irak'ta olanları,Bugün Afganistan'da olanları....O insan hakları sevdalısı hangi AB ülkesi kınadı?Bizler Türkiye'nin sömürgeleşmesine karşıyız.Bizler bağımsızlık sevdalılarıyız.
Kemalist59 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 23 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 23 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi