07-14-2008, 23:33 | #141 |
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
|
|
07-18-2008, 01:50 | #142 |
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
'Yalan' ve 'çirkef' haberler çoğaldı,yarın eklicem inşaAllah :-*
|
|
07-18-2008, 01:51 | #143 | |
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
Alıntı:
|
||
07-18-2008, 03:04 | #144 |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
[B]Kartel yapınca haber, Vakit yapınca hedef gösterme Kartel yapınca haber, Vakit yapınca hedef göstermeVakit’in Danıştay hakimlerinin fotoğraflarını yayınlamasının ardından linç kampanyası başlatan ve ‘Üyeler hedef gösterildi’ diye manşetler atan kartel gazeteleri, Ergenekon soruşturmasını yürüten ve tehdit üstüne tehdit aldığı bilinen İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün fotoğraflarını manşetten yüzü açık şekilde yayınlayarak ikiyüzlülük örneği sergiledi. “İŞTE O SAVCI” SUNUMUYLA VERİLDİ Zekeriya Öz’ün önceki gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’i makamında ziyaret etmesinin ardından İstanbul Adliyesi önünde çekilen fotoğrafları, dün özellikle Hürriyet gazetesinin birinci sayfasından büyük ölçülerde, üstelik yüzü açık şekilde yayınlandı. Manşetin göbeğine konan fotoğrafta, çetelerin hedefindeki savcı Zekeriya Öz’ün güneş gözlüklü karelerinin de bulunmasına rağmen yüzünün kapatılmaması, bunun yerine açık yüzlü fotoğrafının kullanılması dikkat çekti. Milliyet de savcının yüzünü açık şekilde tam boy olarak 1. sayfada yayınlayan bir başka Doğan Grubu gazetesi oldu. Diğer gazetelerde genellikle Savcı Öz’ün güneş gözlüklü fotoğraflarının yayınlandığı görüldü. Ergekenon savunuculuğu yapan Hürriyet’in iç sayfasındaki fotoğraf altı habere attığı başlık ilgi çekiciydi: “İşte o savcı”... Zekeriya Öz, Ergenekon soruşturması sebebiyle çok sıkı korunuyor. Her gün tehdit alan ve üst düzey koruma sağlanan Savcı Öz’ün yüzünün kamuoyu tarafından tanınmaması, saldırıları önleme noktasında büyük avantaj olarak kabul ediliyordu. Hürriyet, manşetten üstelik güneş gözlüğü olmadan Savcı Öz’ün fotoğrafını eleştirerek ve “İşte o savcı” ifadeleriyle yayınlayınca, savcı, Ergenekon taraftarlarının açık hedefi haline geldi. Bilindiği gibi; özellikle Aydın Doğan’ın gazeteleri, Danıştay saldırısı ardından Vakit’in 13 Şubat 2006 tarihli manşetinde Danıştay 2. Dairesi üyelerinin fotoğraflarını yayınlamasını bahane ederek hakimlerin Vakit tarafından hedef gösterildiklerini iddia etmişti. Oysa ki Vakit’in haberinin yayınlandığı dönemde Danıştay hakimlerine yönelik tehditler sözkonusu değildi. Hakan Güneş-Vakit |
|
07-18-2008, 03:09 | #145 |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
[B]Akşam'cı yazar fena çuvalladı Son dönemde ulusalcı çizgide yaptığı yayınlarla dikkat çeken Akşam Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmenliği’ni de yapan Serdar Turgut bugün fena çuvalladı. Hakan Şükür’ün önce Cumhurbaşkanı Gül ile daha sonrada Başbakan Erdoğan ile yaptığı görüşmeden “Hakan Şükür siyasete atılıyor?” sonucunu çıkaran bir kısım medya dün Şükür hakkında akla hayale gelmedik senoryalar yazıp, çizdi. Kral futbolcu Şükür, hakkında çıkan iddialara jet hızıyla cevap verdi. Hakkında çıkan siyasete atılıyor iddialarını yalanlayan Şükür, bazı köşe yazarlarını da ters köşeye yatırdı. Bu köşe yazarlarından biri de Akşam yazarı Serdar Turgut oldu. Turgut, yıldız futbolcu hakkında çıkan iddialara balıklama atlayıp köşesine taşıyınca olan oldu. Akşam Gazetesi’de Turgut’un yazısını baskıya verdi. Ve bugün Akşam Gazetesi’ni alıp okuyanlar Turgut’un köşesinde Hakan Şükür hakkında yazılan yazı ile karşılaştılar. İşte Serdar Turgut’un o yazısı: Hakan Şükür sahada iki alkış aldı diye politikaya atılmaya karar vermiş. Tabii o büyük insan olduğundan öyle işe temelden başlayıp parti teşkilatı içinde çalışıp yükselmek gibi bir derdi de yok. Başka mesleklerden atlayıp gazeteci olmak isteyen bir insan, direkt yazar veya yayın yönetmeni olmak ister. Hiçbirisi stajyer muhabir olayım daha uygun olur demez. Hata yapmak üzere olduğunu düşünmeme rağmen hakkını yemeyeyim belki de Hakan Şükür belediye başkanlığında çok başarılı da olabilir. Arnold Schwarzengger gibi bir ebleh Kaliforniya valisi olabildikten sonra hemen her şey mümkün tabi ki. Ama benim gönlüm adabıyla yana çekilmeyi bilen insanlardan yana. Kaliteli emeklilik yaşamak da çok önemlidir. Bazı insanların emekli olabilmesi insanlığa bir katkı bile sayılabilir zaten. Fakat Turgut’un köşesine taşıdığı bu haber, saatler önce hem de kaynağından yalanlanmıştı. Yani Turgut’un köşesini okuyanlar yalan haber okumuş oldular. Serdar Turgut, yazdığı yazının yalan olduğunu iş işten geçtikten sonra fark etmiş olmalı ki bugün aynı gazetenin internet sayfasında Serdar Turgut’un köşesini okuyanlar bambaşka bir yazı ile karşılaştılar. Çünkü Turgut, internet sayfasında Ergenekon operasyonunu sulandırma planında kendine biçilen görevi ifa ediyordu. samanyoluhaber 17.Temmuz.2008 |
|
07-18-2008, 03:14 | #146 |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
[B]Özkök'e ağza alınmayacak hakaret! Uğur Dündar'la Star Haber, Uğur Dündar'la Ergenekon Haber'e döndü.Dünkü bültende aleni çarpıtmayla, "gizli tanıklar ve Org. Hilmi Özkök" hedef tahtası yapıldı. Darbe iddialarını yalanlamayan hatta yaptığı imalarla doğruluğu yönündeki inancı güçlendiren emekli Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, Uğur Dündar’ın hedef tahtası oldu. Gün geçmiyor ki Org. Hilmi Özkök aleyhine bir haber Uğur Dündar’la Star Haber’de olmasın.. Üstelik Org. Özkök aleyhine yapılan bu haberlerde, Org. Özkök’e eleştiriyi en belaltı ve aşağılık kelimelerle yapanlar seçiliyor. Toplumda itibarı şüpheli Yalçın Küçük ve Erman Toroğlu bu iş için Uğur Dündar’ın seçtiği iki isim oldu. Dündar dün akşamki Ana Haber’de Erman Toroğlu’yu çıkartarak, tuhaf yorumlar yaptırdı. Org. Hilmi Özkök’ün “Ergenekon davasında tanık olur musunuz?” sorusuna verdiği “kasaptaki ete soğan doğramam, önce dava açılsın” sözleriyle ilgili Erman Toroğlu, “et ve soğan” ekseninde garip değerlendirmeler yaptı. Kendisinin nasıl bel altı benzetmeler yaptığı tüm kamuoyu tarafından bilinen Erman Toroğlu’nun, bir özdeyiş üzerinden benzetme yapan Org. Özkök’ü eleştirmeye ne kadar hakkı var tartışılır. Ancak Star Haber’in asıl derdi bu değildi. Geçmişte Erman Toroğlu’nun Org. Özkök’e “kodu mu oturtan” gibi sözlerle yaptığı hakaret tekrar tekrar ekrana getirildi ve Org. Özkök’ün sözleriyle birleştirildi. Sonrasında ise Erman Toroğlu’nun soğanlı etli muhabbeti üstüne eklendi. Dündar'ın haberin sonunda yaptığı "Erman hoca çok vergi veriyor" yorumu ise evlere şenlikti. YALÇIN KÜÇÜK’Ü DE ES GEÇMEMİŞTİ Uğur Dündar’lı Star Haber, Org. Özkök’ü hedef alan yayınlarında önceki gün de Yalçın Küçük’ü kullanmıştı. Yalan olduğu kesin olarak ispatlanan Kara Kuvvetleri Brove’sinden Atatürk’ü sökme gibi iftiralarla Yalçın Küçük’ün Org. Özkök’e hakaretleri uzun uzun yayınlanmıştı. UĞUR DÜNDAR NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR? İddianame’nin açıklandığı günün akşamından itibaren, iddianameyi sulandıracak haberlere imza atan Uğur Dündar’lı Star Haber, dün akşam da görev başındaydı. Yaptığı haberler, dışarıda kalan Ergenekoncuların iddianameyi sulandırmak için hazırladığı "Acil ve senkronize reaksiyon uyarısı"nda belirtilenlere bire bir uyan Uğur Dündar dün yine aynı tarzda yayın yaptı. Yine Agarta ismini öne çekip, Hollywood filmlerinden montajlar yaptı ama asıl vurgu bu kez “Ergenekon Savcısı’nın tanık koruma programına alınan gizli tanıkları”yla ilgiliydi. 1. ADIM: TANIK KORUMA PROGRAMINI SULANDIRMA Uğur Dündar, ilk olarak gizli tanıklarla ilgili “Ergenekon Tanığı Yuki” başlıklı bir haber yaptı. Haberde Orhan Boran’ın yıllar önce yaptığı bir komedi animasyon programıyla sulandırma yapıldı. Orhan Boran’ın Yuki’siyle, Ergenekon Operasyonu tanıkları özdeşleştirildi ve tanıkların ses ve görüntülerinin gizlenme yöntemi polemik haline getirildi. Oysa daha önceki gün gizli tanıkların ses ve görüntülerini gizleme sistemini kuran firmayla igili haber diğer Ana Haber Bültenleri’nde yayınlanmıştı. Haberin sonuna doğru ise sulandırma bitti ve Ergenekon’un gizli tanıklarını korkutabilecek bölüme geçildi. Hollywood fimlerindeki gizli tanıkların öldürülme sahneleriyle yapılan montajlarla haber devam etti. Son olaraksa Ergenekon’un gizli tanıklarını şüpheye düşürecek, geri adım atmalarına yolacabilecek bölüme geçildi ve “Tanık Koruma Programı Meclis’ten geçtikten sonra CHP bazı maddeleri için Anayasa Mahkemesi’ne itirazda bulundu. Yani bu yasa iptal edilebilir” iması yapıldı. 2. ADIM: GİZLİ TANIK YASASINI ALENEN ÇARPITIP KORKUTMA Bir gizli tanığın haberini yaptı. Uğur Dündarlı Star Haber bununla da yetinmedi ve başka bir davanın gizli tanığı olduğunu iddia ettiği kişiyi ekranlara taşıdı. “Gizli Tanık Oldu Hayatı Kaydı” başlıklı haberde, “gizli tanık olmayın başınıza gelmeyen kalmaz” dedirtecek her şey söylendi. Oysa haberde büyük bir çelişki vardı. Çünkü sözkonusu olayda gizli tanık olduğu iddia edilen olay 2001 yılında gerçekleşmiş ve dava o tarihte görülmüştü. Oysa Ergenekon Operasyonu’nun gizli tanıklarını koruyacak yasa Aralık 2007’de çıktı. Yani haber baştan aşağı çarpıtma olduğu gibi, haberde bahsedilen tanık, normal bir tanıktı ve “gizli tanık” kapsamına alınması 2001 tarihi itibariyle imkansız. Peki Uğur Dündar’ın “Gizli Tanık Oldu Hayatı Karardı” içerikli haberi, Ergenekon’un gizli tanıklarına iletilmek istenen mesajı vermiş midir? Karar sizin…. samanyoluhaber 17.Temmuz.2008 VİDEOLAR: http://www.analiztv.com/news_detail.php?id=2119 http://www.analiztv.com/news_detail.php?id=2120 |
|
07-18-2008, 03:19 | #147 |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
[B]Böyle bir aymazlık ancak Milliyet'e yakışır Milliyet Gazetesi, Kızı başörtülü olduğu için törene alınmamasına tepki gösteren anneyi suçlu gibi göstermeye çalışarak büyük bir aymazlık yaptı. Oktay MAHŞER'in haber analizi... Aydın DOĞAN'a ait basın yayın organların dine ve dindarlara yönelik hakarete varan yaklaşımını artık her tarafta görmek mümkün. Kendini dindar olarak gören ve bu amaçla başörtüsü gibi İslam'ın temel emirlerinden biri olan örtünme vazifesini yerine getiren müslümanlar her platformda Doğan medyasının kuşatması altına alınıyor. Bu insanların başörtüsüne özgürlük istemeleri nedense Doğan Medyasını özellikle rahatsız ediyor. Hak arama mücadelesini "ortalığı karıştırmak istiyor" yakıştırmasıyla manipüle ediliyor. Aydın DOĞAN Gazetelerinin ve bu gazetelerde bu tür haberlere imza atan muhabir, yazar vb görevlilerinin başörtüsüne ve dindarlara yönelik bu düşmanca tavrı ibretle gözleniyor. Ve insan sormadan edemiyor. Aydın Doğan medyasının müslümanlarla ve onların inançlarıyla ne alıp veremediği var? İnanmak , inancının gereğini yerine getirmeye çalışmak neden Doğan Medyası için bir suç olarak görünüyor? Bu haberlere imza atanlar Aydın Doğan'ın emriyle mi bu tür haberlere imza atıyorlar yoksa onlarında mı din ile diyanetle bir alıp veremedikleri var? ANTALYA Milli Eğitim Müdürlüğü'nün ÖSS ve OKS'de dereceye giren öğrenciler için düzenlediği ödül töreninde kürsüye çıkan bir öğrenci velisi, ÖSS'de dereceye giren kızının başörtülü olduğu için törene çağrılmadığını söyleyerek , “Deniz şortlu kızlar ödül alıyor, ama benim kızım dışlanıyor. Bu nasıl adalet” diye kızının hakkını aramaya çalışıyor. Milliyet Gazetesi ise bu olayı "Annenin ortalığı karıştırması" olarak görüyor. Bundan önce müslümanlar maalesef daha az bilinçliydi ve seslerini yükseltemiyordu ancak yükselen bilinç seviyesi müslümanların haklarını arama konusunda sivil iradeyi kullanmasına ve seslerini yükseltmelerine neden oldu. Bu topraklarda yıllarca istedikleri gibi kovboyluk yapan ve at koşturan insanlar bu tür seslerden rahatsız olmaya başladı. Bu haberde görüleceği üzere Aydın Doğan Medyası müslümanların haklarını aramak için ses çıkarmasına tahammül dahi edemiyor. Eşcinsellerin haklarını savunurken manşetlerinden bas bas bağıranlar konu başörtülülerin özgürlüğü olunca kırmızı görmüş boğaya benziyor. Toplumsal hafıza Aydın Doğan gazetelerinin bu tavrını kaydediyor. WWW.MORALHABER.NET 17 Temmuz 2008 Perşembe |
|
07-18-2008, 03:30 | #148 |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
[B]Aydınlık baltayı taşa vurdu Aydın dergisi baltayı taşa vurdu. Kandil'de gizli çekilmiş fotoğraflar diye sundu. Oysa işin aslı başkaydı. Aydınlık dergisi Taraf gazetesini hedef aldı. Yayınladıkları fotoğraf silahı kendilerine döndü. Resimde Ahmet Altan ve Yasemin Çongar terör örgütü yöneticileriyle poz veriyordu. Gizli çekilmiş havası veren dergi, örgütle bağlantıları olduğu iddiası izlenimini verdiler. Oysa işin aslı başkaydı. O fotoğraf gizli değildi. İnternet haber sitelerinin hemen hepsinde çıktı. Sınırötesi operasyonla vurulan Kandil'deki izlenimler ve söyleşilerdi. O günlerde bütün gazeteciler Taraf'ın yaptığı gibi Kandil'in yolunu tutmuştu. Ocak ayı sonunda yapılan söyleşi sadece Taraf'ta çıkmadı. Yani fotoğraf gizli değil, aleniydi. İnternet haber sitelerinin hemen hepsi bu haber ve fotoğrafları kullandı. Dahası da var. Kimsenin giremediği Kandil'e giren gazetecilerle Sabah gazetesi yaptığı röportajı 1. sayfadan verdi. Kandil'in bombalanması sonrası gazetecilik sıfatıyla Kandil'e giden Altan ve Çongar'ın bu fotoğrafını kampta gizli çekilmiş gibi sundular. İşte Sabah'ta çıkan fotoğraf.. 4 Şubat 2008 tarihinde Sabah'ta Ecevit Kılıç imzasıyla Altan ve Çongar'ın izlenimleri yer aldı. PKK yöneticilerinin sınırötesi operasyonla ilgili görüşlerinin yanı sıra yandaki bu fotoğraf yayınlanmıştı. Dergi ayrıca Taraf'ın finans kaynağına ilişkin iddiaları tartışmaları yeniden alevlendirecek gibi. İşte Aydınlık dergisi tarafından ileri sürülen iddialar: DÜĞMEYE BASILDI, DÖRT KOLDAN PARA AKIYOR Taraf’ın finansörü Fethullah! Taraf’ı çıkaran Alkım Gazetecilik, 1992’ye kadar küçük bir yayıneviyken ve batma noktasındayken birdenbire durumu düzeltti. Alkım Yayınevi’nin borçlarını Fethullah bağlantılı Albaraka Türk çekleriyle ödemesi yayıncıların dikkatini çekmişti. O tarihten sonra, birileri, Savaş ve Başar Arslan kardeşlere “yürü…” dedi. AKP iktidarıyla birlikte ise “kanatlandılar”! Arslan kardeşler, Brüksel’de büro açıp AB’yle de ilişkiye geçtiler… Fethullahçı gladyo TSK’ya karşı Ergenekon operasyonunu başlatırken, Pentagon, Taraf için de düğmeye bastı.Yasemin Çongar, Amerika’dan görevli olarak gönderildi. Burada, ABD İstanbul Başkonsolosluğu kolları sıvadı. “Vatanı bir kadın memesine satarım” sözüyle meşhur Ahmet Altan, 30 bin YTL maaşla gazetenin kuruluş görevini üstlenmesi için ikna edildi. Taraf yayına başladıktan sonra ayrılacağını söylemişti, ayrılmadı, genel yayın yönetmeni oldu. Gazetenin sahibi, Alkım Gazetecilik adına Başar Arslan oldu. Ahmet Altan’ın belirttiğine göre Başar Arslan yayın çizginse hiç karışmadı, odasını bile Altan’a bırakıp gitti. İLK DESTEK FETHULLAH CEMAATİNDEN Ahmet Altan 10 Kasım 2007 tarihli Zaman gazetesinde yayımlanan röportajda, Taraf gazetesinin ilan gelirlerine dayanacağını söylemişti. 15 Kasım 2007 tarihinde yayına başlayan Taraf’taki ilanlara bakıyoruz, “Alkım Yayınları” dışında, 2008’e kadar ilk bir ayda “Kimse Yok mu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği” ağırlıkta. Kimse Yok mu Derneği 2002 yılında Fethullah’ın Samanyolu Televizyonu bünyesinde “Kimse Yok mu?” programı ile başladı. AKP iktidarı Kimse Yok mu Derneği benzeri vakıf ve dernekler için gelir vergisi kanununu değiştirdi, bu derneklere yapılan bağışlar vergiden muaf tutuldu… “Kimse Yok mu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği”, şimdi 5 kıtada faaliyet yürütüyor, katrilyonlara hükmediyor. Uzmanlar, Fethullah cemaati üzerinden aktarılan paraların asıl kaynağının Amerika olduğunu, Soros’un açık toplum enstitüsünden geldiğini belirtiyorlar. Devletin Halkbank ve Vakıfbank’ı ile Fethullah Gülen, daha ilk aydan Taraf’a ilan verenler arasındaydı! DEVLETİN TMSF’Sİ BASTI, DAĞITTI Taraf’ın tanıtım ilanları da Fethullahçı Zaman gazetesi tarafından yayımlandı. Hem Zaman, hem Fethullah’ın diğer yayın organı Aksiyon, Ahmet Altan ve Yasemin Çongar röportajlarıyla gazetenin tanıtımını yaptı. Taraf’ın iki de transferi var Zaman’dan. Biri, bildiğiniz Etyen Mahçupyan, öbürü Gülen bursuyla Amerika’da eğitim gören Leyla İpekçi. Taraf, bir devlet kuruluşunun, TMSF’nin elindeki Sabah’ın baskı tesislerinde (Princity) basıldı, dağıtımını da TMSF’ye teslim edilen Merkez Dağıtım yaptı. Alkım’ların TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’le yakın ilişkisi olduğu belirtiliyor. Sabah gazetesi tüm tesisleriyle birlikte Damat Bey’in Çalık Holdingine devredildikten sonra ise Taraf, yine aynı tesislerde basılıyor, yine Çalık Holding’in elindeki Turkuvaz Dağıtım tarafından dağıtımı yapılıyor. Çalık dışındaki taliplilerin Sabah ihalesinden en ufak bir ses çıkarmadan çekilmesinde de Amerikan-İsrail diplomatlarının ya da istihbarat kuruluşlarının etkisi var mıdır, ne dersiniz? ALTAN, “EGEMEN GÜÇ”TEN DAHA FAZLA DESTEK TALEP EDİYOR “Eğer sizin sattığınız mal zararla satılıyorsa, bu zararı başka yerden karşılamak zorundasınız” demişti Ahmet Altan, Taraf gazetesi çıkmadan 5 gün önce. 10 Kasım 2007 tarihli Zaman’da yayımlanan röportajda Altan, sözlerini şöyle sürdürüyordu: “Bu da sizi bir yere karşı boynu eğik hale getirir. O yerin neresi olacağına siz kendiniz karar verirsiniz. Ya bir iktidardır, ya bir hükümettir, ya egemen bir güçtür, ya size ilan verecek olandır. Biz hiç kimseye karşı boynumuz eğik olsun istemiyoruz. 1 YTL’den satmamızın nedeni bu.” Ahmet Altan’ın anlattığına göre Fethullah cemaatinden gelen ilan paraları ile iktidarın baskı-dağıtım desteği, gazetenin 1 milyon liradan daha ucuza satılmasına olanak vermiyordu. Daha büyük paralar gerekiyordu. Kendi deyimiyle “Vatan satıcısı” Altan, bağlı olduğu “egemen güç”ten daha fazla destek talep ediyordu. O destek 4 ay içinde geldi. Taraf, 8 Mart 2008 tarihinden itibaren 40 kuruşa düşürüldü. AYDA EN AZ 500 BİN DOLAR! 40 kuruşa gazete çıkarmak, ayda en az 500 bin dolar zarar demek. Yayın sektöründen işadamları, “Matbaanız ve dağıtım şirketiniz yoksa, zarar 1 milyar dolara yaklaşır” diyor. Taraf, ilk 4 aylık yayın çizgisiyle bu parayı “hak etmişti”! Pentagon güdümlü Fethullahçı gladyo da daha çok satan bir “tetikçi gazete”ye ihtiyaç duyuyordu. Değişik gazetelerdeki bağlantı mekanizmaları artık temel operasyonlar için yeterli sonuç vermiyordu. ABD-İsrail bağlantılı Fethullah sermayesi daha aktif bir biçimde Taraf’a para akıtmalıydı. 4. ayında, Taraf gazetesine ve Alkım Yayınevi’ne “çok büyük para akışının başladığı” belirtiliyor. Taraf odaklı para akışı ve karmaşık ilişkiler öyle boyutlara geldi ki, Aydınlık’ın edindiği bilgilere göre, 40 yaşında medya patronu olan Başar Arslan şu sıralar paniğe kapılmaya başladı. İLK BÜYÜK ERGENEKON BASKININDAN 13 GÜN ÖNCE Taraf gazetesinin 40 kuruşa düşürüldüğü tarih 8 Mart. Fethullahçı gladyonun üçüncü ve ilk geniş kapsamlı Ergenekon operasyonunun tarihi 21 Mart. 21 Mart’ta Türkiye, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’ten, Cumhuriyet, Aydınlık ve Ulusal Kanal Genel Yayın yönetmenlerine, Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’na varan geniş çaplı bir operasyonla sarsıldı. İşte, Taraf o günler için çıkarılmıştı. FETHULLAHÇI İSTİHBARATIN PSİKOLOJİK SAVAŞ BÜLTENİ Taraf işin öylesine göbeğindeydi ki, sanık avukatlarına gösterilmeyen “belgeler” Fethullahçı gladyo tarafından Taraf’a servis ediliyordu. Bunların en çarpıcısı, baskından önce Alkım Yayınları’nın Ankara’daki bürosundan Taraf’a fakslandığı anlaşılan “Yargıtay Krokisi” belgesiydi… Fethullah, Taraf’ı yalnız parayla değil, kirli haberlerle de besliyor. Taraf, Fethullahçı istihbaratçıların servis ettiği haberlerle çıkıyor. Emniyet’te yuvalanmış F tipi istihbararatçıların basın bülteni gibi. Ahmet Altan’ın medyayı peşlerinden sürükleme iddiasıyla, “Babıâli’nin kimyasını değiştireceğiz!” sözleri böylece anlam kazanıyordu. Gazete hem F tipi istihbaratçıların yürüttüğü psikolojik savaşın aracı misyonunu yürütüyor, hem de haber kaynaklarının Genelkurmay’dan olduğu yalanını ortaya atıyor. Bu da tipik bir istihbaratçı numarası. Fethullahçı Gladyo’nun çok sık başvurduğu bir tertip. HER GÜN SATIR SATIR ÇEVİRİSİ YAPILIP, AB’YE SUNULUYOR Gazeteyi çıkaran Alkım Yayınevi’nin sahibi Savaş-Başer Arslan kardeşler, Brüksel’deki büroları kanalıyla Avrupa Birliği’yle de ilişkiye geçtiler. Taraf gazetesi’nin satır satır çevirisi yapılıp her gün Avrupa Birliği’nin önüne konuluyor! AB, gazetelere doğrudan hibe yapamıyor ama yayınevlerine yapabiliyor. Alkım Yayınevi’nin, Ahmet Altan’ın “İçimizdeki Bir Yer” adlı romanının, 2004’te AB parasıyla basıldığı belirtiliyor. 1 milyon adet basılıp maliyetinin 4’te biri fiyatına satılan Altan projesi, AB fonlarınca desteklendi. Gazete bayilerine kadar ulaştırılan kitap için bakkallara bile standlar yerleştirmişti. Ardından, Alkım yayınları Sabah Gazetesi’yle işbirliği yaparak Milli Eğitim Bakanlığı onaylı Yüz Temel Eser’i basmıştı. AB ile kurulan bu köklü ilişkilerin, bugün para kanallarının çeşitlenmesinde etkili olduğu belirtiliyor. HARİRİ’DEN ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ’NE… Haziran alından itibaren Taraf’ta yayımlanan ilanlar çoğaldı ve çeşitlendi: Uluslararası Af Örgütü, Toplum Gönüllüleri Vakfı, Asya Finas… İsrail-MI6 bağlantılı Hariri’ye satılan Türk Telekom’un tam sayfa ilanları Taraf’ta dikkat çekici sıklıkta yayımlanıyor. İlan, bir gazeteye para aktarmanın yasal ve gözle görülür yöntemi. Ama tek yöntem değil. Bir bankacı, “Unutmayın Türkiye'de para giriş çıkışı çok kolaydır. Hiç bir denetim yok” diyor. TARAF AKP’Yİ HİZAYA SOKUYOR Taraf, Nisan-Mayıs aylarında yaptığı yayınlarda “Ergenekon Ordu’ya uzanmalı” kampanyası yürüttü. Bu yayınlar sırasında Taraf, Tayyip-Gül bölünmesinde açıkça Abdullah Gül yanlısı yayın yaptı. Zamanında Taraf’a destek veren Tayyip Erdoğan, bu kez Taraf gazetesinde “korkaklıkla” suçlandı… Yasemin Çongar, 2 Haziran 2008 tarihli Aksiyon’da yayımlanan röportajında şöyle diyordu: “Diyelim ki AK parti büyük bir pazarlık yaptı, Ergenekon’u güdük bıraktı, AB konusunda zaten durgun olan politikasını sürdürme sözü verdi, diyelim ki devletin antidemokratik alışkanlıklarını ve uygulamalarını sorgulamayacak noktaya geldi, o zaman kapatılmaz belki; ama AK Parti, AK Parti olmaktan çıkar. Bu toplum da önümüzdeki seçimde başka bir parti bulur kendine.” PSİKOLOJİK SAVAŞIN KARARGÂHI Haziran’dan itibaren Taraf gazetesi, hemen her gün TSK’ya karşı bir yalan uydurup manşetine taşıdı. İşte birkaç manşet “haber”: - Genelkurmay’ın yeni kontrgerilla planı (2 Haziran). - Asker- Rektör kumpası (8 Haziran). - Yakında darbe olacak (10 Haziran). - Genelkurmay’ın Türkiye’yi biçimlendirme planı (20 Haziran). - Dağlıca baskını biliniyordu (25 Haziran). ORG. BÜYÜKANIT: O GAZETEYİ FİNANSE EDEN KİM ONA BAKIN! Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, 20 Haziranda Deniz Kuvvetleri Komutanlığı duvarına asılan Atatürk Rölyefi’nin açılış töreni sonrasında verilen resepsiyonda şunları söyledi; “ O gazeteyi finanse eden kim, siz ona bakın; bakın sadece o gazetenin finansörü diyorum.” Orgeneral Büyükanıt’ın “O gazete” dediği Taraf. Genelkurmay Başkanı, aynı resepsiyonda şunları da söyledi; “Dünyada bu kadar saldırıya uğrayan başka bir silahlı kuvvvetler var mı? Hele ki bu dönemde. Terörle mücadelede en başarılı olduğu bir sırada.” Gazete, 20 Haziran 2008 tarihli sayısında, Genelkurmay Karargahı’nda hazırlandığını iddia ettiği bir dökümanı manşet yapmıştı. İşte Org. Büyükanıt da “o gazetenin finansörü” nü bu son saldırıdan sonra gündeme getirdi. Aydınlık’a ulaşan bilgiye göre Genelkurmay Başkanı, bunları söylerken “finansörün” kim olduğunu da bilerek söylüyordu. Ama Taraf’ın Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, Fethullahçı para kaynakları apaçık olduğu halde, bu sefer de Genelkurmay Başkanı’nı “bildiği para kaynağını açıklamaya” çağırdı. Gazetenin 22 Haziran 2008 tarihli manşeti de bu yöndeydi. … VE 1 TEMMUZ Türk Silahlı Kuvvetleri’nden emekli iki subayın, Org. Hurşit Tolon ve Org. Şener Eruygur’un tutuklanmasıyla sonuçlanan son operasyonla birlikte Taraf, adeta bayram ilan etti. 2 Temmuz günkü manşet şöyleydi: Cumhuriyet tarihide ilk defa/ Darbeci paşalar göz altında. 6 Temuz 2008 tarihli Taraf’ın manşeti şöyleydi: Yargılanacaklar! Aynı gün, Emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu öne sürülen “Darbe günlükleri” Taraf gazetesince yeniden piyasaya sürüldü. Taraf bununla da kalmadı, bir darbe planı daha piyasaya sürdü. Operasyon günü Taraf yine TSK’ya saldırı halindeydi. 1 Temmuz günü Taraf gazetesi, CİA’nın kontrolundaki Tuncay Güney’in ifadelerine dayanarak, Ordu’nun bölündüğünü öne süren bir manşetle çıkmıştı… NEDEN TSK HEDEF? Yasemin Çongar, Aksiyon’daki röportajında TSK’yı neden hedef aldıklarını anlattı. 1 Mart Tezkeresinin reddedilmesi Çongar’da, onların jargonuyla travma yaratmış anlaşılan. “Amerikan Merkezî Kuvvetler Komutanlığı askerleri gemide bekliyordu Türkiye üzerinden Irak’a geçmek için. Son anda savaş planları bozuldu” diyor Çongar, “Amerika’nın çıkarları Irak’ın bölünmemesinden yana. Yine o çıkarlar, Irak’ın bugünkü federal yapısını koruyarak Türkiye ile sağlam ilişkiler kurmasını gerektiriyor.” Ahmet Altan da Zaman’a konuşurken TSK’nın Kuzey Irak operasyonuna şiddetle karşı çıkıyor ve şöyle diyor: “Bunun bedelini kim ödeyecek? Onlar mı, çocuklar mı?” Yine Yasemin Çongar, “Genç Siviller”in düzenlediği bir panelde “Ergenekon sadece toplum düşmanı değil, dünya düşmanı bir örgüt” diyordu, “Türkiye’yi dünyadan koparmaya çalışıyor.” Kimden? Çongar’ın yanıtı şöyle: “Başta Avrupa Birliği’nden, ABD’den ve diğer ülkelerden de.” TSK DÜŞMANLIĞI, TARAF İÇİNDE DE TARTIŞMA YARATTI Taraf’ın yayınları gazetenin kadrosu içinde de tartışma yarattı. Mayıs ayı içinde bazı muhabirler gazeteden istifa etti. 27 Mayıs 2008 tarihli Gerçek Gündem internet sitesinde “Ahmet Altan’a istifa şoku” başlığıyla yer alan habere göre istifacılar arasında Alev Er de vardı: “Taraf Gazetesi’nin yayın politikasına dayanamayan yedi kişi ilişiğini kesti. Taraf Gazetesi’nin Fethullah Gülen-Abdullah Gül hayranlığı çalışanlarını da bıktırdı. Gazetenin yedi çalışanı yönetime istifasını sundu. Gazetecilerin ayrılma gerekçesinin ‘yayın politikası’ olduğu öğrenildi…” “Bize böyle bir gazete yapılacağı söylenmemişti” diyordu ayrılanlar. “Demokrat, sivil, özgürlükçü bir gazete yapılacaktı. Ancak 17 Mayıs günü Deniz Gezmiş hakkında (ırkçı-yabancı düşmanı) diye bir yazı basıldı. Herkesin kafası karıştı. Biz de bu tablo içinde görünmek istemedik.” Bir başkası şöyle konuşuyordu: “Fethullah Gülen ve Abdullah Gül yanlısı gazete yapılıyor. Belgesiz bilgisiz bir şekilde TSK karşıtı haberler yer alıyor. Bunu anlatmaya çalıştık. Ama kimse dinlemedi.” Haziran başında ise bir kısım Alkım Kitabevi üyeleri “sola ve devrimci değerlere karşı kampanya başlattığı için” üyeliklerinden istifa ettiler. “Biz artık niyetin ne olduğunu anlamış bulunuyoruz” diyordu istifacılar, “Vakit, Yeni Şafak, Zaman gibi bir yayın olacaksa Taraf gazetesi, kimsenin tuttuğu yok. Ancak net olarak açıklasın, Truva atını kimse oynamasın!” İSRAİL KONSOLOSLUĞU’NDAN TARAF’A ZİYARET Yalnızca Amerikan Konsolosluğu değil Taraf için kollarını sıvayan. Gerçek Gündem adlı internet gazetesi, 8 Temmuz günü Taraf Gazetesi'ni İsrail Konsolosluğu'nda görevli bir kadın ile bir erkeğin ziyaret ettiğini yazdı. Ziyaretçilere üç de koruma eşlik etmişti. Haberde şu satırlara yer verildi: Taraf'ın İstanbul Kadıköy'deki bürosunu ziyaret eden İsrail konsolosluğu yetkilileri, binaya zırhlı bir araçla geldi. Taraf'taki gazetecilerin Gerçek Gündem’e verdiği bilgiye göre, İsrail yetkilileri önce Yasemin Çongar'la ardından ise Ahmet Altan'la görüştü. Ziyaretçiler, Altan ve Çongar, daha sonra hep birlikte yemeğe çıktılar. Yasemin Çongar’ın başka görevleri de var Taraf için ta Amerika’dan getirilen Yasemin Çongar, “Milliyet’in önerdiği tepe yöneticilik teklifini de bağımsız gazetecilik yapabilmek adına reddettiğini” anlattı orda burda. Ayrıca onun görevi gazetecilikle, hatta Taraf’la sınırlı değildi. 2 Haziran 2008 tarihli Aksiyon’da şöyle diyordu Çongar: “Batı artık Türkiye ile ilişkilerini tamamen devlet üzerinden değil, iş dünyası ve sivil toplum üzerinden de kurmaya başladı. Sadece İstanbul ve Ankara’yla değil, Anadolu ile de temas ediyorlar artık. Taraf için döndüğümden beri 7 ay içinde birkaç kez Güneydoğu’ya gittim, Orta Anadolu’yu 10 yıl aradan sonra gördüm…” Çongar’la kol kola gördüğümüz isimlerin başında Yıldıray Oğur geliyor. Oğur, “Genç Siviller” adlı örgütün başkanı. Soros’tan besleniyor, Türkiye’de de “turuncu devrim” denemesine hazırlanıyorlar. Adları daha yeni duyulmuştu ki, Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığına getirilir getirilmez Yıldıray Oğur’u köşkte konuk etti. Oğur, Genç Siviller’in simgesi olan kırmızı Convers marka ayakkabı hediye etti Cumhurbaşkanı’na; “asker postalını protesto” anlamı taşıyordu Gül’e verilen hediye. internethaber 17 Temmuz 2008 Perşembe |
|
07-18-2008, 22:43 | #149 |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
[center]
[B]Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu ! Hemen her fırsatta yabancı ajansların haberlerini referans göstermekten çekinmeyen Hürriyet, bugün inanılmaz bir çifte standarta imza attı.[/color] İngiliz The Economist dergisi, bugün satışa çıkan yeni sayısında yer alan “Bayraklar, Peçeler ve Şeriat” başlıklı haberinde, Ak Parti hakkında açılan kapatma davasını değerlendirdi. Başbakan Erdoğan'ın siyasi geçmişinin, Türk siyasi tarihinde kapatılan siyasi partilerin ve Ak Parti'nin son yıllarda yakaladığı çıkışın özetlendiği haberde, kapatma davasının arkasında 'müdahaleci generallerin' olduğu iddia edildi. Bu iddia, komplo teorilerini her fırsatta dış kaynaklara dayandıran Hürriyet'in işine gelmemiş olacak ki, bu sefer haberi sahiplenmek yerine derginin idddiasına yalan yaftasını yapıştırdı. Amiral gemisinin bir çok haberde mal bulmuş mağrip edesıyla sarıldığı bir kaynağına attığı çamur dikkatlerden kaçmadı. Hürriyet'in bu haberini okuyan okuyuculara da 'bu ne perhiz bu ne lahana turşusu' demek düştü. İŞTE HÜRRİYET İNTERNET SİTESİNİN MANŞETİ BU DA HABERİN İÇERİĞİ HABERİN DOĞRUSUNU OKUMAK İÇİN TIKLAYIN |
|
07-20-2008, 00:54 | #150 |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
[B]Hakan Şükür'den Yalanlama Hakan Şükür, bugün yaptığı açıklama ile kendisinin söylediği iddia edilen "Konuşursam sokağa çıkamazlar" sözünü tekzip etti. Şükür, "Benim böyle bir açıklamam yok. Bu, tamamen benimle kulübün arasını bozmak isteyen insanların uydurması" dedi. Kendi ağzından kaleme alınmış olan bu kelimeleri kesinlikle kullanmadığını aktaran tecrübeli futbolcu, "Kamuoyunun bilmesini istiyorum ki, bu konu ve bunun gibi hakkımda çıkan spekülasyonlarla ilgili kimseye bir açıklamam olmadı. Sadece Başbakanlık binası çıkışında medya mensuplarına yaptığım bir açıklama var. Bu tip şeylerin ortaya atılmasını üzüntüyle karşılıyorum. Benim böyle bir beyanım yok" diye konuştu. Hakan Şükür, futbol hayatıyla ilgili net kararını verdiği anda bunu tüm medyanın önünde bir basın toplantısıyla duyuracağını anlatarak, "Bugüne kadar beraber çalıştığım medya mensuplarına olan saygım bunu gerektirir" ifadelerini kullandı. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|