AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yarışma | Köşe Yazılarından Paragraflar Hoşumuza giden paragrafları bu bölüme ekliyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 10-04-2009, 14:31   #171
Kullanıcı Adı
menes
Standart
04.10.2009 tarihli Yeni Şafak Gazetesinden Nazif Gürdoğan'ın ''Demokrasi açılımı hukuk açılımıdır'' başlıklı yazısından bir bölüm ;

Demokrasiye açılım, hukukun üstünlüğüne açılımdır.
Özgürlüğün kısıtlandığı ülkelerde, hukuka dayanan yönetimler gelişemez.
Demokrasi açılımı, özgürlük açılımıdır.
Özgürlüğün olmadığı yerde, demokrasi olmaz.
Demokratik devlet, hukuk devletidir.
menes isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-04-2009, 14:51   #172
Kullanıcı Adı
menes
Standart
04.10.2009 tarihli Zaman Gazetesinden Hamdullah Öztürk'ün '' Rövanşistlik, dokunulmazlık ve ceza'' başlıklı yazısından bir bölüm;


Evvela AK Parti hükümeti kurulduğunda herkes hükümetlerin gücünün izafi olduğunu bildiğinden bir meşruiyet tartışması çıkartmayı seçti. Bu tartışmalar bekleneni vermeyince bu sefer de yüzde otuz beşle gelmek "azınlığın çoğunluğa tahakkümüdür" gibi bir atak başlatıldı. Ama her şeye rağmen hükümet icraatlarını sürdürüyor ve yıpranmıyordu. Ergenekon örgütlenmeleri, "Tehlikenin farkında mısınız?" kampanyasıyla başlayıp "Cumhuriyet mitingleri" ve "Danıştay cinayeti" ile devam eden inanılmaz kampanyalara rağmen hükümet yine yerini korudu ve hatta oylarını artırmak ve cumhurbaşkanını seçmek gibi başarılar ekledi yürüyüşüne. Bu durumda ortaya şöyle bir sonuç çıktı:

Türkiye'de milli irade bir hayli gelişmişti. Halk problemlerin demokrasi içinde çözülmesini istiyordu. Hükümetleri yıpratmak, hele Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nı pijamayla karşılamak gibi hükümete güç gösterisi yapma dönemleri geride kalmıştı. Bu sefer "rövanşist davranmak" gibi garip bir suçlama girdi devreye. Rövanşist davranmakla suçlamak demek "ben sana çok kötülük yaptım ama sen yaparsan ayıp olur" demek gibi bir şey.
menes isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-04-2009, 17:22   #173
Kullanıcı Adı
Fasl-ı Gül
Standart
Zaman- Mümtaz'er Türköne -Cumhurbaşkanı'nın tarif ettiği 'tek millet'

"Hiçbir şey elinizde hazır değil. Demokrasi size uygun araçları sağlıyor. Bu araçları ihtiyaçlarınıza göre akıllıca kullanarak amacınıza ulaşıyorsunuz. Cumhurbaşkanı'nın işaret ettiği gibi "birlik fikrini koruyarak farklılıkları yönetme, modern demokrasilerin en ciddi sınavı". "Birbirinden farklı düşünen ve yaşayan bireyleri kucaklayan, çoğunluktan farklı düşünenlerin de hak ve özgürlüklerini teminat altına alan bir siyasî, kültürel ve hukukî düzen"e ihtiyacımız var. Bunun için de farklılıklara tek millet içinde her farklı olanın rızasının alınacağı bir hayat sunmak; "birlik ile çeşitliliği birbirinin alternatifi değil destekleyicisi olarak konumlandırmak ve korumak modern demokrasilerin omurgasıdır". Bir anayasa hükmü gibi kabul edilmesi gereken bu sentez için şu iki cümlenin ezberlenmesi gerekir: "Demokratik devlet, millet olmanın esası olan 'birlik' fikrini ve düzenini güçlü bir biçimde geleceğe taşırken, sosyal ve kültürel farklılıkları ortadan kaldıran değil, onları zenginlik olarak kabul edip geliştirilmesine imkan sağlayan devlettir. Demokratik devlet, farklı olanı tek bir kalıp içerisinde eritmez ve ötekileştirmez; her bir bireyi var olan değerleriyle birlikte koruması altına alır."
Bu evrensel düstura hayat kazandırmak için Cumhurbaşkanı "yerli" bir bakış öneriyor. Bütün bir tarihi tecrübeye "bizden" bir gözle bakınca var olan farklılıklar birer "zenginlik", "yabancılaşmış" bir gözle bakınca tehdit olarak algılanıyor. Öyleyse sorunu çözmek için en çok ihtiyacımız olan şey bu bakış açısını yakalamak. "Demokratik açılım"ın çözmeye çalıştığı sorunların tamamına "bizden" bir gözle bakmak. Yabancılaşmadan kurtulmak."


Taraf- Ahmet ALTAN- Dönüşü olmayan nokta



“Biz yaratılanı severiz yaratandan dolayı” diyen o müthiş ve ilahi cümlenin oluşturduğu geniş şemsiyenin altında bütün ülkeyi, bütün ezilenleri topladı, onlara sahip çıktı.
Türkleri, Kürtleri, Sünnileri, Alevileri, Ermenileri, Rumları, Yahudileri, Çerkesleri, Lazları, Abhazları, sağcıları, solcuları, gadre uğrayanları, haksızlığa kurban gidenleri tek tek saydı, hepsini “insanı merkez alan” bir siyasetin koruyuculuğuyla sardı.
....
Said Nursi ile Nâzım Hikmet’i, Pir Sultan’la Mehmet Akif’i, Yunus’la Tatyos Efendi’yi, Yesevi’yle Ahmedi Xani’yi, Hacı Bektaş-ı Veli’yle Ahmet Kaya’yı aynı konuşmada, aynı insani sıcaklıkla anacak, hepsinin değerini, hakkını verecek, hepsini saygıyla selamlayacak ne yazık ki tek bir politikacı var bu ülkede.
Bütün insanları, ırklarına, dinlerine, mezheplerine, fikirlerine bakmadan kucaklayacağını söyleyen ve kitleleri etkileyen bir başka siyasi lider çıkmıyor."



İlk alıntı Cumhurbaşkanımızn, ikincisi ise Başbakanımızın konuşmasının yorumu.. "Birlik" ortak mesaj.. Halkı kucaklayan, demokrasinin sesinin duyulduğu cümleler ümit çiçeklerinin solmasına izin vermiyor. Ayrılığa değil kardeşliğe hizmet ediyor kelimeler, halkımız ve liderlerimiz.. "Biz" işte böyle "birliğimizi" kuvvetlendiriyoruz..

ÖZlediğimiz, beklediğimiz günlerin ışığını artıyor bu "atılım" ve "açılım"lar..

Güneş daha canlı doğuyor Türkiye'nin dört bir etrafına..
Fasl-ı Gül isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-05-2009, 12:17   #174
Kullanıcı Adı
LeyaL
Standart
CHP’NİN CUMHURBAŞKANI ŞİMON PERES!


Dediğimiz gibi;
Sayın Abdullah Gül’ün bu “tesbit” ve “uyarı”sı, “CHP’nin saygısızlığı”nın gölgesinde kaldığı için, gündemde yeterince yer almadı, yeterince tartışılmadı!..
O saygısızlığı biliyorsunuz...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, “Cumhur’un başı” olduğunu reddedip, “AK Parti’nin Cumhurbaşkanı” olduğunu iddia eden CHP’li milletvekilleri, Abdullah Gül’ün Meclis Genel Kurulu’na girişi esnasında ayağa kalkmadılar!..
Oysa, aynı CHP’liler;
13 Kasım 2007’de Meclis’e gelen İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres için hem ayağa kalkmışlar, hem de konuşmasını ayakta alkışlamışlardı.
CHP’lilerin; Gül için ayağa kalkmayıp, Peres için ayağa kalkması, ister istemez şu soruların sorulmasına yol açmıştı:
CHP, “kimin partisi”dir?..
“Türkiye”nin değil de, “İsrail”in partisi mi?..
Şimon Peres İsrail’in Cumhurbaşkanı mıdır, yoksa Türkiye’nin Cumhurbaşkanı mı?..
Şimon Peres, “İsrail’in CHP ile uzlaşması” sonucunda mı seçilmiştir ki; CHP’liler ona “saygı” gösterirlerken, Gül’e “saygısızlık” etmişlerdir!..
Şimon Peres, “tüm Türkiye’yi kucaklayan bir tutum” içinde mi olmuştur ki, CHP’liler tarafından ayakta alkışlanırken, aynı tavır Sayın Abdullah Gül’den esirgenmiştir!..
Abdullah Gül, “AKP’nin Cumhurbaşkanı”(!)dır da, Şimon Peres “CHP’nin Cumhurbaşkanı” mıdır?!?..
Biliyorsunuz;
CHP’lilerin “yerli”ye saygısızca davranan, “yabancı”yı baş tacı yapan bu tavrı, Cumartesi günkü Vakit’in manşetinden şu başlıkla verilmişti:
“CHP’nin saygısı Peres’e”
CHP’nin saygısızlığı; sadece Vakit’te değil, diğer medya organlarında da tartışıldı.
Meselâ, “CHP’liler ne zaman ayağa kalkar?” diye sorup, şu cevabı veren yazarlar oldu:

“Asker gelince!!!”
Ve de “hazırol” deyince!..

05.10.2009


Hasan KARAKAYA.../ VAKİT
LeyaL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-05-2009, 17:50   #175
Kullanıcı Adı
Fasl-ı Gül
Standart
YeniŞafak- Yusuf KAPLAN- “Tarihin kayıp çocukları”, şifreleri kırıp, sistem kurabilecek mi?


"Medeniyetlerin tekevvününde birincil şart, hem dâhilî, hem de hâricî temastır: Dâhilî temas, bir medeniyetin yaratıcı ruhla mücehhez olmasını, dünyaya söyleyeceği sözü, önce kendisine söyleyebilecek, özü hâline getirebilecek bir vasat kurmasını; hâricî temas ise, fiil ve hâl hâline getirdiği, kurucu iradeye dönüşen, mekân'ını ve imkânlarını tekevvün ettiren bu vasatın yaydığı ruhu, titreşimi, canlılığı başka vasatlara da taşıyabilmesini icbar eden, birbirini tamamlayan, biri olmadan öteki de olamayan, var olamayan iki zorunlu ve yaratıcı süreçtir.
......
Şu ân İslâm medeniyeti, birincisinden daha derin bir buhranla boğuşuyor. Bu buhranın aşılmasında da, bu topraklarda hayata nakşedilen yaratıcı ruhla ve kurucu iradeyle teçhiz olduğu zaman, bu “millet”, yeniden belirleyici rol oynayacak."

Bu süreçte "birlik" düşüncesi, "biz" olmanın elzem şartı gökkubbede avaz buluyor. "Diriliş" mimarlarının düşüncesini nakışlıyor Cumhurbaşbanımız ve Başbakanımızın aziz cümleleri.. Önce kendi içimizdeki "birlik" düşüncesiyle dünyaya yeniden doğuş ve ardından "diri" beden ve yüreklerle Dünyaya şahlanış. Bu bir ütopya değil.. Azimli ruhların başaracağı bir hedef.. Şifreleri kırmak bizlerin elinde işte..
Tüm yollar bir adımla aşılmaya başlanıyor.. İşte yolların çiçekleneceği de atılan bu adımların izlerinden belli..

Konu Fasl-ı Gül tarafından (10-05-2009 Saat 17:53 ) değiştirilmiştir..
Fasl-ı Gül isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-05-2009, 18:38   #176
Kullanıcı Adı
menes
Standart
05.10.2009 tarihli Yeni Şafaktan Mehmet Şeker'in ''Başbakan konuştu, iki yazar yorumladı'' başlıklı yazısından bir bölüm ;

Bu ülkede gerçek bir “sosyal demokrat” lider olsaydı dün Erdoğan'ın yaptığı konuşmayı o yapardı.
Ama o “ilerici” konuşmayı, devletin resmî tarihinin inkâr ettiği, suçladığı, mahkûm ettiği isimlere sahip çıkan o tarihî konuşmayı “muhafazakâr” Erdoğan yaptı.
Türkleri, Kürtleri, Sünnileri, Alevileri, Ermenileri, Rumları, Yahudileri, Çerkesleri, Lazları, Abhazları, sağcıları, solcuları, gadre uğrayanları, haksızlığa kurban gidenleri tek tek saydı, hepsini “insanı merkez alan” bir siyasetin koruyuculuğuyla sardı.
Yaptığı konuşmayı çok sevdim. Çok cesurdu.
*
Said Nursi ile Nâzım Hikmet'i, Pir Sultan'la Mehmet Akif'i, Yunus'la Tatyos Efendi'yi, Yesevi'yle Ahmedi Hani'yi, Hacı Bektaş-ı Veli'yle Ahmet Kaya'yı aynı konuşmada, aynı insanî sıcaklıkla anacak, hepsinin değerini, hakkını verecek, hepsini saygıyla selâmlayacak ne yazık ki tek bir politikacı var bu ülkede.

Konu menes tarafından (10-05-2009 Saat 18:42 ) değiştirilmiştir..
menes isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-05-2009, 18:46   #177
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart
Nuh GÖNÜLTAŞ - 11/8/2009 - "Birileri Bahçeli'ye de 'one minute' demeli..."


Alıntı:
Ertuğrul ÖZGÜL Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Geçtiğimiz hafta sonunun en dikkate değer haberi oğulları öldürülen biri Türk biri Kürt iki ananın birbirine sarılıp ağlaştıkları hikâyeydi. Oğlu askerde PKK'lılar tarafından vurulan anne ile oğlu dağda askerler tarafından vurulan PKK'lının annesi bir araya gelmişler, birbirlerinin boynuna sarılıp dakikalarca oğulları için gözyaşı döküp ağıt yakmışlar.
İkisinin de başları beyaz namaz örtüsü ile örtülü.

Belli ki Müslüman ikisi de.

İkisi de ana.

İkisinin acısı da aynı şiddette depreme yol açar ana yüreklerinde.

İkisi de birbirlerinin oğullarının ayağına taş değsin, bir diken batsın istemezler.

Hiçbir şekilde birbirlerine düşmanlık etmek geçmez akıllarından.

Peki, nasıl oluyor da çocukları karşı karşıya gelip çatışıyorlar ve birbirlerini öldürmeye yemin ediyorlar?

Ulusalcı gazetelerimizden birisi oğulları öldürülmüş bu iki ananın birbirine sarılmasına "Çıldırtan tiyatro" başlığını atmış.

Tam da bu konudaki gerçek duygularını manşete çekmişler.

İşte bunlar insanların kucaklaşmasından, birbirine dostane sarılıp, birbirlerinin acısını paylaşmasından rahatsız oluyorlar, çıldırıyorlar!

Kendi düşünce dünyalarını ortaya koymuşlar.

Gerçekten çıldırıyorlar!


..........


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çözüme yönelik çalışmalar hakkında konuşurken yüzünün aldığı şekle bakın.

Nasıl da geriliyor, nasıl da çıldırıyor.

Nasıl da çözüme bütün hücreleri ile karşı çıkıyor.

One minute yani...

Dur bakalım, daha ne oldu, ne söylendi, ortaya ne çıktı?

Çözümün sadece adı bile çıldırtıyor sizi.

İşte bunun için...

İnadına çözüm.

İnadına barış!
Yazının TAMAMI...
Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-05-2009, 18:56   #178
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart
Ahmet KEKEÇ - 05-08-2009 - "Türkiye’nin zencileri, bu sözlerin hesabını sorun! "

Alıntı:
Ertuğrul ÖZGÜL Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster


..........


Şu sözler, adına “hukuk ödülü” ihdas edilen Mahmut Esat Bozkurt’a aittir: “Türk, bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler.”

Görüyorsunuz değil mi?

Savunma makamı olan İstanbul Barosu’nun kimler adına ödül ihdas ettiğini görüyorsunuz...

Sözü, İstanbul Barosu Başkanı Avukat Muammer Aydın’ın “yeni katsayı uygulamasını” eleştiren açıklamasına getirmek istiyorum.

Buyurmuş ki muhterem, “Eşitlik, eşit insanlar arasında olur.”

Bir savunma adamı olan, üstelik avukatlık ti(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)i taşıyan Aydın, bazı vatandaşların “eşit olmadığını” savunuyor.

Bu sözlere yorum yapılmaz.

Sabrım ve sükûnetim yok... Ayrıca, yerim de yok.

Eşit sayılmayan vatandaşlar, “Türkiye’nin zencileri”, tüm meslek liseliler...

Siz benim gibi yapmayın... Yürüyüşler düzenleyin... Nümayişler yapın... Dilekçeler yağdırın... Toplu davalar açın...

Bu sözlerin hesabını mutlaka mahkemede sorun.




Yazının TAMAMI Bu LİNKte...
Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-05-2009, 19:36   #179
Kullanıcı Adı
menes
Standart
05.10.2009 tarihli Sabah Gazetesinden Mehmet Barlas'ın ''Mahalle'nin ayıbı mahalle baskısından daha ağırlıklı'' başlıklı yazısından bir bölüm ;

"Mahallenin ayıbı"
kavramı hemen her düzeyde "Mahalle baskısı" ile örtülür.
Ayıplar giderilmek yerine gizlenirler.
Bunları toplum önünde seslendirdiğiniz zaman "Vatan haini" olmanız işten değildir.
Bir "Suç duyurusu" ile adliyelik olmanız artık an meselesidir.
Aslında bireyler olarak böyle değiliz.
Aramızda konuştuğumuzda, kendimiz dahil herkesi ve her şeyi hem alaya alır, hem de gördüğümüz yanlışları masaya getiririz.
Hepimizin derinlerimizde biraz Nasrettin Hocalık vardır.
Olayları "Aziz Nesin'lik" diye sık sık kategorize etmez miyiz?
menes isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-05-2009, 19:44   #180
Kullanıcı Adı
ishakyilmaz
Standart
Zihni ÇAKIR-Cafe Siyaset

BELEDİYELERDE 'HORTUM' YÖNTEMLERİ (ALLAHSIZ MÜSLÜMANLAR)

Belediye bütçelerini hortumlamanın çeşitli yolları vardır. Yeter ki kişi yoldan çıkmaya görsün. Başta belediye başkanı olmak üzere kişiler yoldan çıktığında, ne kanun baş edebilir ne de vicdan.
Hele hortumcular, ağızlarına “dini-imanı” dolamışlarsa toplum vicdanında da mahkum etirmeniz imkansızlaşır onları.
Hortumun ucundan birkaç damla alan goygoycuların savunması da hep aynıdır:
- Efendim adamın odasında bile mescit var.
- Başkan cebinde namaz takkesi ve 99’luk tesbih olmadan gezmez.
- Olur ya kazaya uğrar diye odasına duş bile yaptırmış
- Seccadesi duvarında hep asılı durur…
Daha birçok aklanma cümlesiyle karşılaşırsınız hırsızlara hırsız dediğinizde.
Oysa odadaki mescit bölmelerinde sıkı ihale pazarlıkları yapıldığı bilinmez bir türlü.
Cepeki takke ve tesbihle vicdanlara seslenip hırsızlığın örtüldüğü görülmek istenmez.
Odada asılı secaddenin bir nevi gözleri köreltmek için asılmış bez parçası olarak kullanıldığı gerçeği en ağır gerçektir.

Odadaki duşa gelince…
Belki de inanca uygun yapılan tek doğru iş de budur.
O da, dinin yasakladığı bir ahlaksızlık (zina) sonrası kendince ihtiyaç, dince farz olan bir vecibeyi yerine getirmek için.
Öyle ya sadece bir makam odasını 3-5 yüz milyar gibi bir bedelle döşeyen zihniyetten Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)’in sünnetini, Hz. Ömer’in (r.a) adaletini bekleyecek değiliz ya…
ishakyilmaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi