![]() |
#141 | |
![]() D. Mehmet DOĞAN - 30/09/2009 - “Osmanlı sizin bildiğiniz gibi değildi!”
Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#142 | |
![]() Yavuz BAHADIROĞLU - 30/09/2009 - Ektiğimizi biçiyoruz
Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#143 |
![]() Nusret Çiçek-Vakit 2009-09-30
“Cumhuriyet elden gidiyor” nakaratları boşuna değil. Hadi Baykal’ın Ergenekon avukatlığına popülist politika damarı çizgisiyle soyunduğunu anladık, Yargıtay’ın en üst kademesinde bulunanların soruşturması yürütülmekte olan olaylar için tavır koymaları hangi yasanın gereğidir? Sancı mı tuttu, yoksa korkunun ecele faydası mı? Hem “Yargıyı yargıya bırakın” diyeceksin, hem de yargının yakasını bırakmayacaksın. Gerçekten YARSAV kaç kişidir? Kaydolanları demiyorum, onlar her nasılsa kaydolmuş olabilirler, asıl şimdiden sonrasında bir yoklama yapılsa kaç kişi kaldıklarını görebilsek. Tamam mı, devam mı?.. Pişman olanlar, “yanlış yaptım” diyenler... Hakimin mesleki kuruluşu olur ama, derneği olmaz... Dernekçilik siyasetçilik demektir. Siyaset hakime yakışmaz... Tarafsızlık öyle bir tavırdır ki hakimin fanatik olarak tuttuğu takım bile olmayacak. Yargı günlüklerindeki dernek davalarına baktığınızda, vatandaşı en fazla kavga ettiren yasanın Dernekler Yasası olduğunu göreceksiniz. Hakimler derneklere girerse durmadan kavga ederler. Nitekim YARSAV derneği hem mesleği ile hem de iktidar taraftarları ile durmadan kavga ediyor... O bakımdan YARSAV tarafsız bir kuruluş değildir, dernektir... Hakim adayları imtihanlarında gördük ki, kendileri de dahil geçtikleri köprülerin yıkılması için davalar açtılar. Hem davacı hem yargılayıcı... Bir ipte iki cambaz oynayamazken yargılayıcı nasıl oynasın? Ne imiş? AK Parti kadrolaşmasın... Ama sen geçmişte bozuk düzen sayesinde kadrolaştın ya... Senin kadroların kafadan cumhuriyetçi, AK Parti’nin kadroları cumhuriyet karşıtı, vatan haini(!), öyle mi?.. Tarafsız, bağlantısız mesleki kuruluş derken sorunlar demek istiyorum. Taraflılığın ideolojisinde rol alan yargıçlar sorundur. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#144 |
![]() 30.09.2009 Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemalin yazısından bir bölüm
Genelkurmay Başkanı muhtıra yazacak. Soruşturmayacaksın! Genelkurmay Başkanı parti lideri gibi siyaset yapacak. Soruşturmayacaksın! Genelkurmay, andıçlarla gazeteci milletinin, aydınların hayatını karartacak. Soruşturmayacaksın! Ama darbelere, muhtıralara, devletin içindeki çetelere karşı çıkıp hukukun üstünlüğünü savunan yazarları, aydınları ya da barış çağrısı yapan sanatçıları veya dokunulmazlığa sahip milletvekillerini soruşturacaksın! Elinde silah olana dokunmayacaksın. Kalem olana dokunacaksın! Söyler misin, adalet bunun neresinde?.. |
|
![]() |
![]() |
#145 |
![]() 30.09.2009 tarihli Zaman Gazetesinden Sami Uslu '' Zenginliğin sınırı olmalı mı?'' başlıklı yazısından bir bölüm :
Kapitalizmi benimsemiş ülkelerin toplum vicdanında haklılık bulmayan aşırı zenginlikleri kabul edilir düzeye indirmek için kafa yormak yerine, zekat ve sadaka yöntemini layıkıyla uygulamaları uygun olmaz mı? |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#146 |
![]() 30.09.2009 tarihli Yeni Şafak Gazetesinden Resul Tosun'un ''Hükümet ve partinin gücü''başlıklı yazısından bir bölüm ;
Diplomatik lisanı bir tarafa bırakıp aynen halkın lisanıyla gerçekleri dile getirmek tahmin ederim başbakanın kimi muhaliflerini bile içten içe memnun etmektedir. Herkesin sustuğu ve unuttuğu bir zaman diliminde bütün dünya liderlerinin hazır olduğu BM gibi bir platformda lafı eğip bükmeden Gazze'yi konuşan başbakan kendisine güvenenleri mahcup etmedi. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#147 |
![]() Abdurrahman Dilipak
GÜNAYDIN... SAĞOL! Esas duruş, rahat! Gülme, konuşma.. Bayan öğretmen, cırtlak bir sesle sabahın 07.30’unda bağırıyor: Ben “günaydın” dediğimde, hep birlikte gür bir sesle “sağol” diyeceksiniz! Anadolu’da insanlar, esnaf, sabah sabah birbirini “Selamünaleyküm”, “Hayırlı sabahlar” diye selamlar, ama devlet “Günaydın” dememizi istiyor.. “Günaydın” dememizi istiyor da, “Günaydın” diyene, “Günaydın” denir.. “Sağol” denmez ki! Tabiî okul dediğin “kışla”ya benzemeli değil mi? Kışla düzeni! “Tevhid-i Tedrisat”ın, “Milli Eğitim”in gayesi bu değil mi: Tek tipleştirmek! Birazdan “Türküm, doğruyum” denecek.. Burası askerî bir kamp değil.. Bu gelenek, eski Rusya, Hitler ya da Musolini rejiminden kalma.. Partizanlar, kara gömlekliler filan.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#148 |
![]() Zaman- M.Kamış- Mızrak Çuvala sığmıyor
"Şamil Tayyar'a verilen ceza, şüphesiz sadece ona verilen bir ceza değil. Türkiye'deki karanlık çetelerin üzerine gidenlerin hepsine verilen simgesel bir gözdağı. Böylesine ikili çalışan bir yargı olamaz. Yargı, bir ülkenin hak ve adalet dağıtım yeridir. Yoksa hukuk dışılığın zırha büründüğü bir yer değildir. Türkiye'de faili meçhul işler bir şekilde kamufle ediliyordu, ancak bugün bunu yargının bile örtbas etmesi mümkün değil" diyor sayın Kamış.. Geçen gün Ahmet ALtan, daha önce de Şamil Tayyar yazdıkları yüzünden uğradıkları akibeti kaleme almışlardı. Haklarında açılan davaları, uğradıkları hakaretleri.. Okuyanlar bilir.. Fakat görüldüğü gibi güneş balçıkla sıvanmıyor. Belli kesimler korkutma politikası uygulama çalışıyor ama nafilr.. Başarılı olma ihtimalleri çok düşük.. Çünkü halk gerçeğin ne olduğunun farkında. Halk hakkın yanında. Yargı reformu da şunun için önemli ki, hakkın yanında olanlar "zulme" uğramasın artık. Devlet, hukuk güvencesi versin halkına."Adalet" mülkün temeli olsun.. O günler yakın.. Ümitvarız.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#149 |
![]() 30.09.2009 Ahmet Altan Küçük Kız adlı yazısından bir bölüm
Ölen bir köylü kızı. İşi “büyütmeye” ne gerek var? Oradaki insanların ölmesi kimin umurunda? Bizim gazete yazmasa Ceylan’la kim ilgilenir? Bizim gazete yazsa Ceylan’la kim ilgilenir, onu da bilmiyorum ya. Küçük bir köylü kızını askerî birlikten atılan bir mermiyle vurup ortadan kayboluyor devlet. Bunun hesabını kim soracak? Bizim muhalefet partileri, “Kürt açılımı gerçekleşirse, demokrasi ve eşitlik gelirse Türkiye bölünür” diyorlar. Kürt açılımı olmadığında Kürt çocuklarını, kuş avlar gibi rahatça vurup öldürürsün ve “Türkiye yekpare kalır” öyle mi? Böyle mi sanıyorsunuz? Ceylan vurulalı 48 saat oldu, kimseden ses çıkmadı. Bu ülke çoktan bölünmüş. Siyasetçileri, gazetecileri, televizyoncuları çoktan bölmüşler ülkeyi. Ceylan, zengin bir şehrin, zengin bir semtinde yaşayan zengin bir Türk ailesinin kızı olsaydı ve “havan topu ya da roketle vurulsaydı” bu ülke bu kadar sessiz mi kalırdı? Vicdan dediğiniz o tuhaf şey böyle durumlarda ortaya çıkıyor işte. Vicdanın varsa, öldürülenin kim olduğuna, ne olduğuna bakmıyorsun. O vicdan, o ölüm karşısında sızlıyor ve sen ayağa kalkıyorsun. Siz, siyasi kararlar ülkeyi bölecek diye korkmayın, ülke “vicdanından” bölünüyor önce. |
|
![]() |
![]() |
#150 |
![]() Hasan KARAKAYA -VAKİT
Şener Eruygur... “1 Numara” dedik, “100 Numara” çıktı! Çeşitli ortamlarda zaman zaman sohbet ettiğimiz dostlar, “Ne olacak bu Ergenekon işi?” diye soruyorlar... “Operasyonların ucunun nereye uzanacağını, sonunun nereye varacağını” merak ediyorlar... Onlara; “Sonuç ne olur, nerelere uzanır bilemem ama...” deyip, ekliyorum: “Bu kadar pisliğin ortaya dökülmesi bile bir kazançtır... Ergenekon Terör Örgütü iddianamelerinde görüyoruz işte; vatanseverlik adı altında resmen ve alenen millet düşmanlığı yapılmış!.. Bunların ortaya çıkarılmış olması bile, başlıbaşına bir başarı!.. Ya bu operasyonlar olmasaydı?.. Ya bu dokümanlar ele geçirilmeseydi?.. Ya bu bağlantılar ortaya konulmasaydı?.. Türkiye’yi gerçekten Allah korumuş... Bunlar planladıkları darbeleri yapıp, yönetimi ele geçirselerdi var ya; Türkiye uçuruma sürüklenir, onyıllar boyu belini doğrultamazdı!” ERGENEKON HER YERDE! İnsanımız, “Hatice”lerden ziyade “netice”ye baktığından, istiyor ki; “ne olacaksa bir an önce olsun!” Ama, işler öyle yürümüyor!.. Çünkü, Ergenekon Terör Örgütü mensupları her yerde... Her tarafa “kök” salmışlar... Bir “ahtapot” gibi, her tarafta “kol”ları var, “dal”ları var!.. “Devletin hücreleri”ne o kadar sızmışlar, o kadar nüfuz etmişler ki; şahsen ben, “Akyuvar”lar temiz ise, “Alyuvarlar”ın Ergenekoncu olabileceğini düşünüyorum!.. O kadar kadrolaşmışlar yani!.. O kadar içimizdeler!.. Dolayısıyla, bunlara karşı verilen mücadele, bir günün veya birkaç ayın işi değil!.. Bu, uzun soluklu bir mücadele!.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|