AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 03-28-2018, 07:02   #41
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak yeni şafak.com yusuf kaplan yazıları
Kur’ân, çağa göre yorumlanamaz!

*Kur’ân, çağa göre yorumlanamaz Çağ, Kur’ân’a göre yorumlanır.Çağ, geçicidir... Kur’ân, çağlar üstüdür çağ, felâketle karşı karşıya ve cehenneme dönüştürüldü: Batılılar, bilimsel atılım yaptılar, uzaya uzandılar ama uzayı okuyamadılar, insan yok olmaya sürüklendi dünya yaşanılamaz bir yer hâline geldi tabiat delik deşik edildi yaşadığınız çağı tanıyamazsanız, tanımlanırsınız, yok oluş ve felâketler yaşayan çağın bakış açılarıyla Kur’ân’a bakmaya, İslâm’ı veya Kur’ân’ı yorumlama İslâm’ı güncelleme aymazlığına soyunursanız çağ sizi yutar *İslâm çağlar ötesidir herkese hayat hakkı tanır beşerüsütüdür, herkesi sarıp sarmalar hakikat ulaştırılmalıdır Çağı tanıyamadıkları için tanımlandıklarının farkında olamayan akılsız” adamlar Kur’ân’ı akla göre yorumlamalıyız”, diye çocuk gibi çırpınıp duruyorlar!Akılsızlık başa belâdır Biraz zekâ, biraz basiret, biraz çağ bilinci lütfen Çağ, aşılamaz, zirve bir noktada değildir
Çağ teorik ve felsefî olarak en büyük felâketini yaşanmakta donmuş tıkanmış çamura saplanmıştır teknolojik savaşlar ve büyük felâketler bizi beklenektedir Bu felâketi, sınırlarımızda coğrafyamızda iliklerimize kadar yaşamıyor muyuz?

*Batı çıkmaz sokakta düşünceyi bitirmeye düşünmeyi dondurmaya çalışıyorlar felâketle başedilmesi gerekir Avrupanın felsefî krizine karşı bilimle uğraşmalı putkırıcı bir yolculukta zihnimize taze ufuklar sunmalıyız binlerce yıllık keşif ve icatlarımız bir noktada durdu.günümüz ve çağımızı keşfetmeli krizleri kenetlenerek aşmalıyız
ZİHNÎ FELÇLEŞME YAŞAYAN SIĞ, ÇAPSIZ VE PROJE TİPLER BİZİ FELÂKETE SÜRÜKLER...
bin yıl önce Gazâlî’yedi asır önce Molla Sadra ve İbn Arabî’nin bize örnek olmalıdır Kur’ân’ı anlamalı ve yaşama aracı görmek,yaşadığımız felâketi göremek demektir. çağı tanımayan, çağın sorunlarını tanıyamaz *Kur’ân’a ve islamı yaşayamayan zihnî felçleşme ve aşağılık kompleksi yaşar insanlığın İslâm’ın çağlarüstü mesajına ekmek kadar su kadar ihtiyaç hissettiği bir zamanda islamın güncellenmesi insanları sokaklara sürükler Kur’ânı tahrif ve tahrip etmekten başka bir işe yaramaz
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-29-2018, 08:25   #42
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak yeni şafak.com yusuf kaplan yazıları
Kur’ân, çağa göre yorumlanamaz!

*Batılıların dünyada hegemonya kurmaları, insanlığın sorunlarına Batılı zihinle bakmalarına ve Batı yanılsamasına yol açtı...aydınları Batı kuşattı zihnî felçleşme ve aşağılık kompleksi yaşadık
sömürgecilik, zihnî sömürgeciliğe dönüştü.
Batının ajanları ve gönüllü askerleri cirit atıyor her yerde; sömürgeleştirilmek isteyenler var Türkiye’de. zihni, Batılı zihin kalıplarıyla işliyor Türkiye’deki aydınların hadislere, mezheplere saldırıyorlar Peygambersiz İslâm” projesinin acentalığını yapıyorlar.Tehlikeli bir süreç bu.
*Kur’ân Hakikat kitabıdır Hakikat’in nasıl hayat bulacağını, gösteren zamanlar ve mekânlar üstü, çağlar ötesi İlâhî Hitaptır Kur’ân, asil olanı verir
Akıl, ise zaman’la ve mekân’la kayıtlıdır; bütünü değil parça’yı idrak edebilir akıl’la bütün kavranamaz.akıl sınırlar.Akıl, tek başına Hakikat’i kavrayamaz. akıl, tek başına Hakikat’e muktedir olsaydı, Kitaplar ve Peygamberler gönderilmezdi.
Kur’ân, sadece okunup anlaşılacak kuru bir bilgi kitabı değil hayata mânâ ve ruh kazandıracak Hakikat ve Hayat Kitabı’dır.Hakikat’e kuru bilgiyle ulaşılmaz. Mesele bilmek değil yaşamak’tır. İslâm, sınırların ötesine uzanır hayatımıza mânâ ve ruh katar.Akıl’sa, hesap yapar; ölçer-biçer, kesip atar, indirger...Din, hiç bir hesab yapmaz Akıl hesabîdir; din ise hasbîdir

*Din’in akılla sınırlandırılması dini ruhsuzlaştırır ve hayattan uzaklaştırır...Batı’da Protestanlıkla ve Modernlikle birlikte yaşanan felâket budur
Kişinin, din’i, kafasına göre, yorumlaması ve dini kendisine uydurması kaçınılmaz sondur...önüne gelen İncil yazıyor Batı’da.Feministler, eşcinseller, ateistler kafalarına göre incil yazıyorlar...Bizde de, böyle giderse, olacağı budur -Allah göstermesin.
Dini hurafelerden temizleye yola çıkanlar, en büyük hurafeye kendileri düşüyorlar. hadislere, mezheplere saldırıyorlar, herkes Kur’ân’ı anlayabilir diyerek Hz. Peygamber’i devre dışı bırakacaklar.
Hz. Peygamber'in (sav) devre-dışı bırakıldığı bir din, kısa devre yapacaktır. Sıra Kur’ân’a gelecek... Âyetleri tartışmaya başlayacaklar*profesörler, âyet kafama yatmadı diyebiliyor Sen kafanı değiştir diyorum ben de sığ ve çapsız kişilere.profesörler de, “Kur’ân’da değiştirilmesi gereken âyetler var,” demeye başladılar Batı’da bu proje tipler tonla...Bizde de çıkmaya başlayacak Kur’ân’ı sadece akıl’la, bilimle anlamaya çalışmak, aklı da, bilimi de vahyin önüne geçirmektir.Müslüman zihninin buharlaştığı, Batılı zihinlerle Kur’ân’ı, akıl ve bilimle yorumlamak dini din olmaktan çıkarır, hayattan uzaklaştırır.İslâmı tahrif ve tahrip eder Zihinleri hurafeler çöplüğüne dönüşen sığ ve çapsız kişilere -damarlarında Gazalî kanı dolaşan düşünürler cevap verirler.

Biz neyin ne olduğunu görebilecek durumda değiliz İnsanın ne olduğunu, nereden gelip nereye nasıl yol alması gerektiğini köküne sahipsen idrak edebilirsin değilseniz, yola çıkamazsınız; yola çıksanız bile yoldan çıkmanız muhtemeldir.
2500 yıllık Batı uygarlığının yolculuğun ve insanın hakikatle buluşmasını mümkün kılmaya yetmediğini gösteriyor Akılla çıkılan yolculuk, akıldışılıkların hükmünü icra etti felâketin eşiğine sürüklendik Akıl, hesap-kitap yaptı; başıboş canavar gibi, insanlığı, dünyayı bir düğmeye basarak yok edecek, insanı kölesi hâline getirecek, hayatı mekanikleştirecek ruhsuz teknolojiler teknolojik silahların üretti Ruhsuz bir dünya icat etti.Batılıları Batılı dünyanın saldırganlığını akladı insanlığı, tabiatı yokoluş ve felâketin eşiğine bıraktı.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-29-2018, 08:25   #43
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak yeni şafak.com yusuf kaplan yazıları
Çanakkale ruhunu diri tutabilirsek, tarihi biz yaparız

*Çanakkale ruhu bazı çevrelerde aşınmış olsa da, diriliğini koruyor ilham vermeye devam ediyor...
İslâm dünyasının kalbi, hilâfetin merkezi İstanbul düşmesin diye, Müslümanların yekvücut Çanakkale’ye koştukları bir ruh bu...Ümmet şuuru, direniş ve diriliş ruhu...bu ülkede bu ruh yok edilmeye çalışıldı.Ama en sert kayaları aşarak gürül gürül akan ilâhî kaynaktan beslenen ümmet şuurunun, direniş ruhunun yok edilebilmesi, diriliş tohumunun önüne geçilebilmesi mümkün değildi elbette! Çanakkale ruhunu yitirdiğimizde toprakları yitiririz ama ruhu diri tutarak yeni ufuklara taşıdığımızda tarihi biz müslümanlar yapmaya başlarız*ÇANAKKALE, ULUSUN KURTULUŞ SAVAŞI DEĞİL, BİR ÜMMETİN*DİRENİŞ VE DİRİLİŞ RUHUDUR Çanakkale bir ulusun kurtuluş savaşı değildir mazlum ümmetin çocuklarının hilâfetin düşmemesi için verdiği ölüm-kalım savaşıdır
Hilâfet, İslâm’ın bayrağıdır Osmanlı “insanlığın son adasıdır Osmanlı, 3 kıtada 6 asırlık barış yurdudur
İstanbul düştü, dünya düştü asır cehenneme dönüştü.çanakkale İslâm bayrağının yere düşmemesi için dünyanın Çanakkale’ye koşması genç-yaşlı, erkek-kadın bütün ümmetin verdiği direniş destanıdır Çanakkale.Diriliş ruhunun tohumlarının ekildiği, bitmeyen ve bitmeyecek Bedir’in ruhunun yeşertildiği muazzez bir destandır

*Osmanlı’nın cephede ölüm savaşı verdiği dondurucu kışta, islamın hakikatli çocuklarının hilâfetin düşmemesi, İstanbul’un düşürülmemesi için karda-kışta, binlerce yol katederek Çanakkale’de soluğu aldığı, yedi düvele tarihin en büyük direniş destanlarından birini yazdığı, Haçlılara, emperyalistlere, İslâm’ın bayrağının düşürülemeyeceğini haykırdığı diriltici bir ruhtur Çanakkale ruhu.Çanakkale’deki ümmet şuuru, direniş ve diriliş ruhu diri tutulduğunda, İstanbul, tarihin yapılmasında, insanlığın susuzluğunun giderilmesinde, dünyanın barış yurduna dönüştürülmesinde tarihî rolünü oynayacak biiznillah...ruhu yeniden kuşanabilirsek, tarihi yeniden biz, Müslümanlar yazarız Allah’ın izni ve keremiyle...*Yemen’de, yaşlı bir Yemenli şunları söylemişti İstanbul düştü, İslâm dünyası düştü. İslâm dünyasının ayağa kalkması, İstanbul’un yeniden ayağa kalkmasına bağlı.”İşte bu ruh yok edilmeye çalışıldı tarih şuuru, ümmet şuuru, direniş ve diriliş ruhu. Yok edilmeye çalışıldı Çanakkale yalnızca bir ulusun kurtuluş savaşı olarak zihinlere kazındı Oysa Bosna’dan Beyrut’a, Gazze’den Halep’e, Müslüman Hindistan’dan Kudüs’e kadar bütün Müslümanlar, hilâfetin merkezi İstanbul düşmesin diye Çanakkale’ye koşmuştu.Bir ümmetin emperyalistlere karşı ümmet şuuruyla yekvücut olarak gerçekleştirdiği, bizi ayağa kaldıracak yegâne direniş ve diriliş ruhuydu çanakkale

*ÇANAKKALE RUHU’NU DİRİ TUTARSAK, TARİHİ BİZ YAPARIZ ruhu yitirdiğimizde, ne bu toprakları koruyabiliriz; ne de mazlum İslâm dünyasının umudu olabiliriz.Bunu aslâ unutma
Çanakkalenin diriltici ruhu, 15 Temmuz’da hatırlandı ve şahlandı ümmet, son kale düşmesin, mazlumların umudu sönmesin diye göğsünü tanklara siper etti ve destan yazdı.Bize düşen ümmet şuurunu, direniş ve diriliş ruhunu diri tutmak; hayata yaymak, gergef gibi işlemek geleceği bu ruhla yetiştirmek...İşte o zaman toplum toparlanacak ve mazlum halkları toparlayacaktır inşallah...
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-29-2018, 08:26   #44
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak yeni şafak.com yusuf kaplan yazıları
Üç Aylar’da bütün yollar yürek ülkesi’ne çıkar...

*Rahmet, bereket ve mağfiret mevsimi üç aylara girdik Allah’a (cc) hamd olsun.Dün Regâib Gecesi'ydi; önceki gün, baharın ilk günü...
Bahar mevsimiyle başlıyor üç aylar: Çiçeklerin açtığı, yüzlerin güldüğü, Rahmân’ın Rahmet kanatlarını yeryüzüne bütün cömertliğiyle gerdiği bir toparlanış ve diriliş mevsimi bu.üç aylar, aslında manevî bir bahar mevsimidir Bizi dünyanın kirlerinden arındıran, Rahmet-i Rahmân’a yaklaştıran, diriltici, saflaştırıcı, safları sık tutmamızı sağlayıcı, kalbimizi yumuşatıcı, yüreğimizi açıcı ulvî iklime ulaştıran bir biliş, oluş ve varoluş mevsimi...*kadri kıymeti bilmeli, Rabbimize hakkıyla şükretmeli.Üç aylar: Çok katmanlı, nefis bir mânâ iklimi; diriltici, leziz bir “bahar” mevsimi...Hakk’ı tesbih eden, teslimiyetin zirvesi dağın-taşın...tohuma kucak açan toprağın...
ruh aşılayıcı bir nefesle ince ince, sessizce esen rüzgârın...gürül gürül akan her yeri sulayan, arındıran ve toprağı tohuma gebe bırakan ırmağın...taptaze meyveler veren, yemişler armağan eden ağaçların...hep birlikte, kendi dillerince, kendilerince eşlik ettikleri yeniden-doğuş, yeniden-doğruluş merasimi...toparlanış, arınış ve direniş, muazzez bir diriliş bestesi.
herkese ruh üfleyici, herkesi kendine getirici, yol gösterici derin bir mânâ atmosferi...SONSUZLUK DERYASI...

*Mânâ” kelimesi ile “manevî” kelimesi, aynı köktendir.Ruh ikizidir.aynı kökten gelir, aynı kök’e yönelir, bizi aynı köke Göğe yöneltir Müslümanın fikrinde de, zikrinde de, şükründe de aynı Gök aynı Ulvî Kaynak, meyve verir: Hayatın mânâ’sı zâhir’e bakar, bâtın’a akar çok katmanlı bir dünya sunar...
insanı sonsuzluk deryasına taşır...hayatı, kavrayan ve kucaklayan tevhîdî üç aylarda hayata geçirilir...
Mânâ ile madde, enfüs’le âfâk, bâtın’la zâhir, birleştirilir. Üç aylar HİCRET RUHU VE “BAHAR” ŞARKILARI hicret” aylarıdır.Hicret, “göç”tür Çürütücü eskiyi terketmek; ümmîleştirici, kirlerden arındırıcı kemâl derecelerine erişmektir ruh ışıması ruh kıvılcımı demektir hicret, kemâl merdivenlerini tırmanma yolculuklarıdır *Hicret, bir “bahar” mevsimi şarkısıdır: hicretler, bahar mevsimidir, direniş ve diriliş şarkıları besteler.yeniden-doğuş, ve yenilenmektir Tarihi yapan, insana kanatlandırıcı bir yolculuk yaptıran melekût âleminden süt emerek, melekelerle doğrularak mülk âleminden yurda, umuda melekût âlemine doğru yolculuğa çıkılmasını sağlayan hicret ruhudur.üç aylar, melekût âleminden leziz, meyvelerin tadıldığı, ve herkese tattırıldığı, hicret ruhuyla yaşanan kutlu bir yolculuktur.YÜREK-ÜLKESİ’NE ÇIKAN YOLLAR...dır Recep ayı, rahmet ayıdır: Tohum düşer toprağa Recep ayında...İnsan, Hakka rağbet eder, yalnızca O’na yönelir,Ve Direniş başlar Kişi, dünyaya direnir. Hakikat tohumu ekilir...

*Şaban ayında Rahmet yağar, gökten melekler ağar yeryüzüne saf saf...Ağaç, meyveye durur...
Ramazan’da müminlerin kalbi yıkanır melekler; kirleri temizler.Diriliş, gerçekleşir Ağaç, leziz meyveler verir...yürek-ülkesi’ne varılır: Hakikat tadılır ve tattırılır.Üç aylar bir Bahar iklimidir doğuş, ve kök’ten doğruluştur Üç aylarda bütün yollar, yürek-ülkesi’ne çıkar...Üç ayların yeniden toparlanışımıza kardeşlik birlik ve dirliğimizin pekişmesine, sarsılmazca köksalmasına Cenab-ı Hak’tan niyaz eder, üç aylar mevsiminin bizi ekmek kadar su kadar ihtiyaç hissettiğimiz huzur sükûn, sürûr ve kurtuluş iklimine eriştirmesini dilerim. Vesselâm.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-29-2018, 08:26   #45
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak yeni şafak.com yusuf kaplan yazıları
İşte bir maarif inkılabı taslağı...

*Okumak’tan maksat, bilmek değil, olmak’tır. Bilmek, İlim yolculuğunun, olmak’sa Hikmet yolculuğunun meyvesidir.Kuru bilgi, zihni dondurur, kalbi durdurur, ruhu soldurur...Bize zihni açacak ilim, kalbi arındıracak irfan, ruhu kanatlandıracak hikmet pınarları gerek...Gazâlî, ilimle uğraşan kişiyi “avam”, irfan’la hemhâl olan kişiyi, havass; hikmet mertebesindeki kişiyi “havassü’l-havass” olarak tarif ediyordu.zihnimizi ve önümüzü ufkumuzu açacak, insanlığın insanca bir hayat sürdürmesini mümkün kılacak yegâne yol vr
geleneğimizde, tefekkür tarihimizde, kişi, irfan mertebesine vasıl olmak için önce ilim talim eder.
*İrfan ilmin amele dönüştürülmesi, hayata aktarılması, ve karşılık bulması için gayret sarfedilmesidir.Kişi, ilmini, irfan’la amele dönüştürdüğünde, bilgi, kuru bilgi olmaktan kurtulur, kurucu, koruyucu ve kurtarıcı bilgiye dönüşür bilgi’nin kuru bilgiden kurtarılıp, kurucu, koruyucu ve kurtarıcı bir bilgiye dönüşmesi, gerekir.Hikmet mertebesi, Rahmet Peygamberi Efendimiz’in kişi, ilmiyle amel ederse, Allah ona bilmediklerini öğretir lûtfeder” buyurdu
Gazâlî, İbn Arabî, İmam Rabbânî Yunus, Mevlânâ, Sinan, gibi hikmet adamları yetiştirseydik İslâm dünyalara medeniyetlere, bilgiye açılmamızı sağlayacak köklü, güçlü bir sistemi”n tohumlarını ekecek geleceğimizi kurtarıp insanlığa umut olacaktık

*Biz, hakikate teslim olmuş insanlar, vâkî olanda hayır vardır, diye inanırız.şikâyet yerine, gelecek inşa etmeli zorlu ve umutlu yolculuğun yapıtaşlarını hayata geçirmeliyiz karınca kaderince...Batı’da bilim tavan yaptı: Genetik yapay zekâ ve robotların, hayatımıza çeki düzen vereceği ruhsuz bir dünyaya sürükleniyor insanlık...
Bilgi’yi, dünyayı, doğayı, ve, hakikati bilmek doğaya ve insana saldırı olarak gören Batı ile araç amacın önüne geçti hayat anlamını yitirdi, orman kanunları teknolojik silahların tehdidiyle dünya cehenneme çevirildi çıkmaz sokağa girdik Bilim, düşünemez,
Bilim araçtır Araç amacın önüne geçerse insan düşer, düştüğü yerden de kalkamaz
BİZ BESMELE’Yİ ÇEKELİM, RAHMET TECELLÎ EDECEKTİR...*irfandan, hikmet’ten nasibini almayan kuru bilgi, kör bilinç insanı linç etti dünyayı çölleştirdi cehennemin ortasında, inşa edeceğimiz insanlığa hediye edeceğimiz ilim, irfan ve hikmetle geliştireceğimiz hakikate medeniyete insanlığa ekmek kadar su kadar ihtiyaç var bir geç olmadan kuşatıcı ve kucaklayıcı, hayata anlam katıcı, insanlığın zihnini açıcı muazzez modelimizi adım adım hayata geçirmek boynumuzun borcudur.İnsanı insanın kurdu yapan kapitalist saldırı Darwinyen orman kanunlarının insanlığı sürüklediği cehennemden çıkaracak, insanı insanın kurdu değil, insanı insanın yurdu, umudu ve ufku yapacak hakikat medeniyetinin tohumlarını hayata geçirmek için kollarımızı sıvamak zorundayız...
niyetlenelim, besmeleyi çekelim, rahmet tecellî edecek, tohum toprağa düşecek ve meyve verecektir Allah’ın lütfu ve keremiyle.
Eğer 100 yılın tohumlarını ekemezsek, yok olmaktan kurtulamayız.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-29-2018, 08:26   #46
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak yeni şafak.com yusuf kaplan yazıları
Gençlerini ihmal edenler,
geleceklerini imha ederler!

*Gençliği kaybediyoruz, Genç kuşak, gözümüzün içine baka baka yok oluyor, zihnen intihar ediyor...
genç kuşakların zihnen, ruhen, bedenen ve kültürel olarak karşı karşıya kaldığı tehlikeler, terör tehlikesinden büyük ve ürpertici Bu yakıcı gerçeği görebiliyor muyuz acaba Toplum ve devlet olarak geleceğimizi tehdit eden tehlikenin farkında değiliz
Gençliğin zihnini, inancını, ruhunu, yerle bir eden saldırılar, ülkenin birinci derecede millî güvenlik sorunu biz durumun vehametini göremiyoruz ne yazık ki Gençlerini ihmal edenler, geleceklerini imha ederler *GENÇLİĞİ SUÇLAYARAK BİR YERE VARAMAYIZ... SUÇLU BİZİZ, GENÇLER DEĞİL!
Manzara ürkütücü genç kuşak ülkeye, değerlerine, medeniyetine inancını yitiriyor Gençlerin dünyalarına, ilgilerine, ihtiyaç ve sorunlarına nüfûz ederek genç kuşağı anlayabiliriz gençlik, ülkeye medeniyetine yabancılaşıyorsa, nedeni biziz, gençliğin sorularına cevap veremeyen, kayıtsız kalan, gençliği terkeden biz yetişkinler!
Nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Gençlik, nasıl bir saldırıyla karşı karşıya sığ, yüzeysel, ayartıcı popüler kültür: küreselleşme Amerikan kültür saldırısı hakikat fikrini yok ediyor “her şey mübah” sözü, şeytanı, iyi ve kötü’yü eşitliyor sahte deist, pagan bir kültür bu.

*pagan kültür, şimşek hızıyla yayılıyor dünyada.
modernlikle hesaplaşmadan, postmodern saldırıyla karşı karşıyayız SÖMÜRGECİ EĞİTİM, YABANCILAŞTIRICI KÜLTÜR VE YOZLAŞTIRICI MEDYA’NIN SALDIRISI ile karşı karşıyayız
sömürgeci, ezberci ve sığ eğitim sistemi yozlaştırıcı medya tarih bilincini silip süpürdü yabancılaştırıcı kültürü, sanat ve düşünce hayatımızı. yozlaştırdı işgaller yalnızca fiilen değil. zihnende gerçekleşiyor.Fiîlî işgal, görülebilir ve püskürtülebilir. zihnî kültürel / medyatik işgal zihnî işgalin boyutlarını tespit edebilmek zordur; zihnî işgalle mücadele edebilmek zordur.*zihnî işgalin boyutlarını görelim: ülkenin, eğitimi , kültürü, medya düşünce ve sanat hayatı işgal altında! çocuklarımızı el ele vererek katlediyorlar.
Gençliğin inancı İslâm’ı anlayamayacak kadar sığ, yüzeysel, Batı ise iflah olmaz bir aşağılık gençlik arasında deizm, ateizm ve nihilizm çığ gibi yayılıyor...Sömürgeci eğitim sistemi; yoz, sığ, celladına âşık kültür ve sanatta sömürgeleştirici faaliyetler, zihnen, ruhen ve kültürel olarak katlediliyor çocuklarımızı, gözlerimizin önünde...
Medeniyet bilinci ve tarih bilinci veremeyen, medeniyet bilincini, tarih bilincini, özgüveni yok eden, ezberci, sığ, sömürgeci eğitim ve değerlerimizi delik deşik paramparça eden yoz, medya rejimi; celladına âşık eden, özgüveni yok eden, ülkesine, tarihine, kültürüne, yabancılaşan genç kuşaklarımızı intiharın eşiğine fırlatıyor...

*Batılı sömürgeciler tarafından sömürgeleştirilemeyen, dışardan ele geçirilemeyen ülkemiz, celladına âşık tasmalı çekirgelerin eğitim, ve medyaya babalarının çiftliği gibi hükmetmelerinden, ötürü, zihnen sömürgeleştiriliyor.emperyalistlerin dışardan saldırılarla yapamadıklarını, içimizdeki celladına âşık “yerli” sömürgeciler yapıyor.Devlet, eğitim, düşünce, kültür, sanat ve medya hayatını yeniden yapılandırmalı.Yunus, Gazâlî, İbn Arabî, Sinan yetiştirecek bir medeniyet toplumu kucaklayabilecek bir eğitim, kültür, sanat ve medya rejiminin temellerini atmalı, vakit geç olmadan...
Cemaatler, hocalar özgüveni yüksek çaplı, öncü insan yetiştirmeye odaklanmalı ve kullandıkları dile dikkat etmeli, gençlerin sorularına cevap verecek çapta ve kalibrede bir dil geliştirmeli.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-29-2018, 08:27   #47
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak yeni şafak.com yusuf kaplan yazıları
Türk askeri İslâmlaşıyor!” diye şikâyet eden celladına âşık tasmalı çekirgeler var bu ülkede!

*Bütün Türkiye biliyor Afrin’e savaşmaya giden askerle muhabir arasında geçen o anlamlı diyaloğu...Muhabir, Mehmetçiğe soruyor:
Nereye Mehmetçik: “Kızıl Elma”.
Muhabir: Ailene mesaj gönder...
Mehmetçik: “Beklemesinler!”
Muhabir: Türkiye’ye mesaj ver...
Mehmetçik: “Vatan bölünmez!”
bu asker, tam bir “Mehmetçik”:*farkında olan, ölüme düğüne gider gibi koşarcasına giden İslâm askeri, İslâm’ın, yürek ülkesinin askeri. Anadolu çocuğu, masum ama asil çocuğu Anadolu’nun...
İKİ CEPHEDE*MÜCADELE EDİYORUZ...*Kendinden geçen, bu dünyada ülkesini, ülküsünü, Kızıl Elma’sını, tanıyan, adalet, barış ve kardeşlik ve hakikat için hayatını feda etmekten çekinmeyen gönlübol, fedakâr, cefakâr ve vefakâr askerlerimizle*övüneceğimize, gurur duyacağımıza, aşağılamaya, “Türk ordusu İslâmlaşıyor” diyerek Türkiye’yi emperyalist Batılılara şikâyet etmeye kalkışan celladına âşık tasmalı çekirgeler var bu ülkede İki Türkiye’yi parçalamaya ant içmiş, terör ve emperyalist kukla teröristlerle savaş veriyoruz.ülke içinde, ülkesiyle kavgalı, ülkenin ruhunu kurutmaya ant içmiş, zihnen Batılı şizofren, zihinleri prangalı, celladına âşık sömürge aydını tasmalı çekirgelerle savaş veriyoruz

*Ordusunun namaz kılmasından, tekbir getirmesinden rahatsız olanlar Türk askeri İslâmlaşıyor”*diyerek karalara bürünenler*ülkeyi emperyalistlere şikâyet*edecek kadar ülkenin insanına, düşmandır ruhunu yitirmiş,*metamorfoz edilmiş ülkeye, insanına, kültürüne yabancılaşmıştır ülke dışardan sömürgeleştirilemedi ama içerden zihnen sömürgeleştirildi. Türk askerinin, savaşda “tekbir getirerek toplu namaz kılıyor” diyerek İslâmlaşmasından şikayet eden ülkenin çocuğu olabilir mi? ülkeye hayrı dokunabilir mi?
Bu toplumun askeri, İslâm’ın sancaktarıdır değerlidir, önemlidir, kıymetlidir.
*Bu toplumun askeri,*bin yıldır, İslâm düşmanlarına karşı hakikatin, adaletin ve kardeşliğin yurdu, umudu ve ufkudur İslâm’ın bayraktarıdır müslümanlar, dua ediyor bu askere
Burkina Faso’dan Bosna’ya, Üsküp’ten Filistin’e, Arakan’a ve Moro’ya kadar dünyanın en ücra köşelerinde askerimize dualar ediliyor
askerden rahatsız olanlar ancak köle ruhlu, zihinleri prangalı türedi tiplerdir
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-30-2018, 07:00   #48
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak türkiyegazetesi.com.tr rahim er yazıları
“KADINIM”

*aziz şehidlerimizle kahraman gazilerimizin anaları, eşleri, kızları, bacıları, olmak üzere bütün hazreti Havva nesillerinin “Dünya Kadınlar Günü”nü tebrik ediyoruz.Dünya Kadınlar Günü, 8 Mart’ta anılmakta. Ama ben her gün kutluyorum anacığım şöyle derdi Dost, beni bilsin isterse bir deste maydanozla bilsin…”Mühim olan hatırlanmaktır. hediye hatırlanma tarafıyla kıymetlidir.her hediye kıymetlidir En değerli hediye ise duadır.
Anaya, eşe, evlada, bacıya, kardeşe, yengeye, herkese verilecek en büyük, eskimeyen, kırılmayan, bozulmayan, zayi olmayan hediye duadır.
Dua, hem dua edene hem de dua edilene yazılır. Dua’nın cuma günü olması makbul, sevabı boldur.
*Hazreti Havva’dan son kadına kadar bütün kadınlardan Allah razı olsun. “Allah, razı olsun” duadır. dua, herkese söylenebilir İmamı Rabbani hazretleri Buyuruyorlar ki: “Allah razı olsun, demek; Allah, senden bu hâlinle razı olsun demek değildir. Allah, seni razı olacağı hâle getirsin” demektir.
Kadın, ailenin inşaat ustasıdır. kızlarımızın dinimiz ve örfümüzle ecdad yolunda yetişmeleri, sağlıklı ailenin teminatıdır. aile hücredir devlet ve milleti ayakta tutar devama ve bekaya sebeptir. boşanma afetdir. yangın, sel, zelzele ve yıkımdır Boşanmalar, cemiyetimizi afet ve terör gibi tehdit etmektedir.

*Kadına gösterilebilecek hürmeti göz bebeğimiz cennet kokusu Peygamberimiz aleyhi’s salatü ve’s selam buyurmuşlardır. Kıyamet kopuncaya kadar Cennet, anaların ayağının altındadır” bu mümtaz sözü aşacak bir cümle yoktur. Öksüz ve yetim en üstün Peygamber, müjdeyi haber vermekteler:
-Cennete kavuşmak, anaların rızasını kazanmaya bağlıdır; o rızayı kazananlar cennete girerler.
Kadın; anadır ana gönüllülerdir.Havva validemiz, Sare Asiye Meryem ve Âmine Hatun, Hasan ve Hüseyin efendilerimizin anneleri hanım evliyadan Rabia’tül Adeviyye ilk hatırladıklarımızdır... kızlarımız, için ibrettirler kimi seversen ona benzersin*kadın denince cihangirler doğuran Valide Sultanlar, Fatih’in ana dediği Uzun Hasan’ın annesi Sare Hatun, İstiklal Harbi’nin dişi arslanları Nene Hatunlar, Menderes’in asalet zevcesi Berin Hanım, 15 Temmuz’un korkusuz kadınları, Fırat Kalkanı ve Afrin’de ki şehid anaları “kâfiri sevindirmemek için” tek damla gözyaşı dökmeyip sarp dağlar gibi vakur duran kartal bakışlı yiğit analar. Allah, hepsinden razı olsun.Dua ile hatırlanması gereken Sultan Abdülhamid’in “Kadınım” diye hitap ettiği Müşfika Kadın Efendi. Ve Hanedan’ın çileli sürgün yıllarında yürek paralayıcı acı ve gaddar hikâyelerinin mağduresi kadınlar…Düzgün hayatın iki yolu şunlardır:Sıratı müstakim üzre olmak.Çocukları helal sütle emzirmek.her kadın anadır ve ana gönüllüdür, merhamet şefkat sağanağıdır. irfan iklimimizde kadın pazarlama eşyası podyum, oyuncağı değil; yüksek varlıktır. Ak süt sahipleridir. kadın, bizde senede bir gün değil her zaman kıymetlidir.Kadın; anadır; çocuğun şahsiyet ve dirayet mimarıdır.
Eller, kadına ancak dua için kalkar.
Öbür türlüsü,Allah’ı da Peygamberi de incitir…
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-30-2018, 07:01   #49
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak türkiyegazetesi.com.tr rahim er yazıları

*Kadına dair tartışmalar Avrupa’ya aittir. İslamiyet, kız çocuk sahibi olmayı utanç sayan bir cemiyette doğmuştu. Cehaletin üzerine nur saçmasıyla kadın, layık olduğu değeri buldu. Kur’ân-ı kerim, hadis-i şerifler, Veda Hutbesi, dinimizin kadına verdiği yer ve önemle doludur. İslam kadını eş, kardeş ve ana olarak aziz kıldığı zamanda, Avrupa kadının insan olup olmadığını tartışıyordu.İslam coğrafyasında tıp, zirveyi bulmuşken Batı'da cin çıksın diye hastaya eziyetler yapılıyordu
cihangirlik asırlarında cemiyetimizin kadın meselesi yoktur. 15 asır evvel hallolmuştu
*Allah’a kul aleyhisselama ümmet olan nesiller devam etmişdir. Aksine davrananlar, günah işlemişlerdir. Günahkâr, her devirde ve her mevzuda vardır. Kitap, Kur’ânı kerimdir. Sünnet, Peygamberimizin, buyurdukları, yaptıkları ve engel olmadıklarıdır.İslam Peygamberi insin ve cinnin
insanların cinlerin Peygamberi aleyhisselamın buyurduklarını Hadis-i Şeriftir. Şerifler, binbir elekten geçirilerek Buhari ve Müslim külliyatta toplanmıştır.Hadis-i şeriflerle tefsirlerinden beslenen kıyaslama yoluyla yapılana “Kıyas-ı fukaha” denir. Tefsir, kelam-ı ilahiden murad-ı ilahiyi anlama çalışmasıdır. Müctehidlerin kıyasına ictihad denir. Mezhepler, ictihadlarla kurulmuştur. “İctihad kapısı” mecazidir. İctihad yapabilme yetkinliğini, ehliyetini kasdeder.

*İctihad kapısı kapanmamış; ümmet, müctehid çıkartamamıştır.İcma-ı ümmet Müslümanların, kitapta, sünnette, ictihadda karşılığı olmayan bir mevzuda söz ve görüş birliği etmeleridir.
Örf, gelenek ve görenektir. Teamüldür. Şeriate aykırı olmayan örf ve âdetleri tatbik etmek mubahtır. Mecelle’nin örf ile tayin, nass ile tayin gibidir” kaidesini koymuş “Âdet muhakkemdir” der. Yani bir ihtilafta şer’i deliller yoksa bir âdet varsa hâkim, o âdeti bir kanun maddesi gibi tatbik eder. Bu yargı için kolaylıktır.kıyamet kopuncaya kadar Kur’ân ve sünnet hükümleri değiştirilemez ebedi doğrulardır. Kıyas-ı fukaha için mezheb imamlarımız da emsalsiz hakiki âlimler olması gerekir. Bugün onların ictihadlarına yetişecek biri yoktur. *Unvan sahibi olmak, insana ilmî*kifayet kazandırmaz. Mecelle, içtihad ile içtihad nakz olunmaz" hükmünü koymuştur. Nakz, çürütme demektir. İcma mevzuunda toplum islama ve ilme uzak düşmüştür ki İslami hukukta değişiklik olmaz örfi, hukukta değişiklik olabilir. Mecelle Şöyle der: “Ezmanın tegayyürü ile ahkamın tegayyürü inkâr olunamaz.”*Zamanın değişmesiyle örfi hükümler de değişir, demektir.dini istismar edenler Bozuk tarikat ve cemaatler Kendine din adamı diyerek bozuk fetvalar vermektedir bu hâle gelinmesinin ilmî, ve tarihî* sebepleri vardır. Tanzimat’tan itibaren Cumhuriyet döneminde garplılaşma, adına her şey İslamiyet ve Müslümanlar aleyhine işlemiştir.

*Padişahın hal fetvasını şeyhülislam vermiş, hilafetin kaldırılmasını şeyh teklif etmiş, millet yazısını, medresesini, hukukunu, ezanını, Kur’ân öğrenme hakkını, bin yıllık, 15 asırlık birikimini kaybetmiş, Batı'nın vesayetine teslim edilmiştir. İlk ilahiyat fakültesi ve imam hatip lisesi açılması Müslümanları kontrol etmek, ve dini reform içindi. başörtüsü dramı ilk defa 1967’de Ankara İlahiyat Fakültesinin kapısında yaşandı.İslamiyeti bozamadılar. Onun sahibi Allahü tealadır. Bu din, tüm hükümleriyle kıyamete kadar yaşayacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İslamın 14-15 asır önceki hükümleri uygulanamaz” sözleri, kızgınlıkla telaffuz edilen maksadını aşan cümlelerdir.
*Bu millet, ehl-i sünnet yolunda olmak, İmam-ı Azam Gazali, Abdülkadir-i Geylani, İmam-ı Rabbani gibi gökteki yıldızlar kadar çok ve gökteki yıldızlar gibi yüksek olan âlim ve evliyaya tabi olarak ilimde, san’atta, irfanda, fazilette, cesarette cihangir olmuştur.Milletimizin yeniden cihangir olması, Kızılelma ve, İlayı Kelimetullah bayrağını dalgalandırabilmesi için hak mezheplerden taviz vermemek, selefilik, mezhepsizlik tehlikelerine dikkat etmek, Efgani, Abduh, gibilerin peşinde gitmenin yıkım olacağını fark etmesiyle mümkündür.Devlete düşen, 15 asırlık birikimi bugünkü ve yarınki nesillere kazandırmaktır.
Biz, kuluz; insanlara karşı hatamız olduğunda özür diler, günahımız olduğunda tövbe ederiz.
İslamın hükümleri ebedidir, kalbleri onaracaktır.
kayıp,*yıkımımız olur.Bu millete*hiçbir hain, hiçbir dalkavuk*ve*hiçbir hata*girmesin.yakalanmış günler, son fırsattır. iki asır bekleme zorunda kalmamalıyız.fırsat harcanırsa Kader, bize bir kere daha gülmeyebilir.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-30-2018, 07:01   #50
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak türkiyegazetesi.com.tr rahim er yazıları
KURTLAR CEMİYETİ

*Cemiyet-i Akvam Milletler Cemiyeti, I. Dünya Harbi’nden sonra 25 Ocak 1919’da toplanan Paris Barış Konferansı’nda 10 Ocak 1920’de kuruldu. Merkezi Cenevre’ydi. faal devletleri ABD ve Fransa’ydı. Fransızca, İngilizce , İspanyolca resmî diliydi. sulh için kurulmuştu. II. Dünya Harbi’nin çıkmasına mâni olamadı. Üye sayısı, o bugünkünün beşte biri kadardı Musul meselesinde aleyhte tavır sebebiyle üye olmadık. dünya için kayda değer bir hizmet yapmadı 1947’de dağıldı
24 Ekim 1945’te BM II. Dünya Harbi’nin galibi devletlerin güdümüyle kuruldu. *2.dünya savaşının galip devletleri, BMGK yı vesayet altına aldılar. ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin daimi üyedir. Üyenin vetosu ile kararın hükmü kalmaz. Resmî dil sArapça, Çince ve Rusçayla 6’ya yükselmiştir Merkezi, tarafsız bir ülkede değil New York’tadır. BM’nin iki organı önemlidir. Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi. Güvenlik Konseyi patronlar kulübüdür Cemiyeti Akvam, I. Dünya Harbi’nin galipleri tarafından kurulmuştur. maksat, sömürü ve silahlı işgaldir Sömürgeciler, Cemiyeti Akvamı bir kullanmış hedeflerine BM ile kavuşmuşlardır

*1.dünya savaşından önce Diplomatik savaş ve silahlı işgal yaşanacaktı. İsrail’in var olmasında, devamında ve büyümesinde BM destek oldu. BMGK’nin adaletsiz yapısı olmasaydı İsrail, işgaller yapamaz, 1967 Arap-İsrail Savaşında Filistin’i yutamazdı.BM’nin kurulmasından sonra 3 gelişme yaşandı 1948’de İsrail 1950’de NATO’, 1951’de AB kuruldu BM, konsey daimi üyelerinin NATO ise Amerika’nın yedek ordusudur Cemiyeti Akvam da süper güç yoktur. Osmanlı, Rus, Avusturya-Macaristan ve büyük devletlerinin yıkılmasıyla
Birleşik Krallık tek kalmış 1920’lerde güç, Londra’dan Washington’a kaymıştır. II. Dünya Harbi’nde iki süper güç vardır bunlar iki koçbaşı ABD ve SSCB’dir. Bu dönemin adı Soğuk Savaş’tır. Bu dönem, SSCB’nin 1989’da dağılmasıyla apansız bitti. *Dünya sscb nin yıkılmasıyla süper güç oldu ve dünya kargaşa dönemine girdi. ABD, süper güç olamadı 2003’teki Irak işgaliyle Rusya’ya süper güç tacı giydirdi. Bugünkü süper güç sayısı muğlaktır.
Rusya ve süper güçler terör örgütlerine devletlerbişgal ve sömürü ihaleleri veriyor
BM bunların seyircisi GK müsebbibidir. BM ile dünya adalet ve huzura kavuşamaz, zulüm ve gözyaşı bitmez.BM, daha iyisi inşa edilemediği için devam ediyor. Daha iyisinin kurulması dünya savaşına bağlıdır. Yeni bir BM, vekil güçler yüzünden mi, siber savaşlar sonunda mı kurulur kestirmek zor.BM, ömrünü tamamlamıştır.
SSCB gibi apansız çöküverir.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi