![]() |
#211 |
![]() . BÖLÜM: BEYTU’L-HARÂM (KA’BE)
1. Kâbe : Meşhur rivayete göre Bekke, Mekke’nin bir diğer telaffuzudur. Başka bir rivayete göre de Kâbe ve çevresine Bekke, bundan ötesine Mekke denir. Birinci görüş daha doğrudur. Burada Ev ile kasdedilen herhangi bir ev değil, mabeddir.[1] Mekke-i Mükerreme: Arap yarımadasının merkezi ve en büyük şehridir. Mübarek Hicaz bölgesinde bulunmaktadır. Kabe-i Muazzama’yı içine alır ve peygamberimizin doğduğu yerdir. Bu cihetle bütün İslam aleminin en mukaddes bir beldesidir. Hangi tarihte ve kimler tarafından tesis edilmiş olduğu kesin olerek belli değildir. Mekke: Lügt itibarıyla bir şeyi emmek, azaltmak, helal etmek demektir.Mekke-i Mükerreme de bir çok ziyaretçileri mübarek alanına topladığı, ziyaretçilerinin günahlarını azalttığı ve kendisine suikast edenlerin helakına sebep olduğu için veya bulunduğu vadinin suyu az bulunduğu için böyle Mekke adını almıştır. Bekke: Mekke-i mükerreme demektir. Bu kelime de lügat bakımından toplanma ve izdiham mahalli demektir, ezmek ve defetmek manasındadır. Mekke-i Mükerreme de hac için insanların kendisinde toplandığı veya kendisine suikast edenlerin başları ezilip def edildikleri için böyle Bekke adını almıştır. Kabe-i Muazzama: Mescidi Haram denilen mukaddes bir mabedin ortasında bulunan, bütün mü’minlerin kıblegâhı olup dört köşeli bulunduğu için Kabe ünvanını alan bir mukaddes makamdır ki, bunun dört tarafından herhangi birine yönelerek namaz kılınır ve etrafında tavaf vasifesi yerine getirilir. Bunun ortasında bulunduğu mabede saygı için Beytullah ünvanı da verilmiştir.”[2] -------------------------------------------------------------------------------- [1] Süleyman Ateş, Kur'an Ansiklopedisi: c.9, s.131. [2] Ömer Nasuhi Bilmen, Kur’an-ı Kerim Meal ve Tefsiri, İpek Yayınları: 1/400-401. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#212 |
![]() 1. Kâbe Ve Kâbe’nin Tarihçesi :
Kâbe: Müslümanların kıblesi olan Beytullâh’ın ismidir. Bu isim, ona, ya Mik’ab, Murabba (dört köşeli) olduğu, yahud, Mekke’de ilk kurulan bina olması itibarı ile, çevresinde tepe gibi yüksekçe bulunduğu için, verilmiştir. Esasen, Araplarca, her yüksek eve, Kâbe denilir.[1] Kâbe; çeşitli tarihlerde, müteaddid defalar yapılmıştır: 1) Rivâyete göre; Yüce Allah: gök halkının, Beyt-i Mâmûr’u, Tavaf ettikleri gibi, yeryüzü halkının da, tavaf ve ziyaret etmeleri için, Beyt-i Mâmûr’un, yerde bir misâli olmak üzre, Melekler gönderip ilk Kâbeyi inşa ettirmiştir.[2] 2) Kâbe’nin ikinci yapılışı, Âdem as. tarafındandır. 3) Âdem as.’ın vefatından sonra, oğulları, Kâbe’yi, taş ve çamurla, yeniden yaptıllar. Bu yapı, Tûfan’a kadar kaldı, Tûfan’da yıkıldı ve belirsiz oldu.[3] Kâbe’yi, Âdem as.’dan sonra, oğlu Şis as. İlk kez, taşla ve çamurla yapmıştır.[4] Nuh as. İle İbrahim as. Arasındaki çağda ise, Kâbe’nin yeri; sellerin aşamayacağı, kırmızı kesekli bir tepecik halinde idi. İnsanlar; Kâbe’nin yerinin orada bulunduğunu, bilmekte ve fakat, tam yerini, tâyin edememekte idiler. Bununla beraber, her taraftan mazlumlar, oraya gelir ve sığınırlardı. Sıkıntıya uğrayanlar, orada dua ederler, duaları, kabul olunurdu. Kâbe’nin yeri; Yüce Allâh tarafından, İbrahim as.’a bildirilinceye kadar, insanlar, orayı, ziyaret ederlerdi.[5] 4) Kâbe’yi, döndüncü defa İbrahim as. Oğlu İsmâil as.’la birlikte yapmışlardır.[6] 5) Üzerinden zaman geçip yıkılınca, Kâbe’yi beşinci defa Amâlikalılar, 6) Üzerinden zaman geçip yıkılınca, Kâbe’yi, altıncı defa Cürhümiler,[7] 7) Kâbe’yi, yedinci defa Kusayy b.Kilab, [8] 8) Üzerinden zaman geçip kılınca, Kâbe’yi, sekizinci defa, Kureyşîler,[9] 9) Kâbe’yi, dokuzuncu defa (Hicrî:61) Abdullâh b.Zubeyr,[10] 10) Kâbe’yi, onuncu defa, Haccac b.Yûsüfüssakafi yapmıştır. 11) Kâbe’nin on birinci ve son yapılışı; Osmanlı Pâdişahlarından Sultan Ahmed’in onarımından sonra, oğlu dördüncü Sultan Murad b. Sultan Ahmed tarafındandır ve şöyle olmuştur; Esedî’nin bildirdiğine göre: Hicrî on birinci asrın başlarında Kâbenin şark tarafındaki duvarlarda bir çatlama olmuştu. Hicri bin on dokuz yılında bu çatlaklık, daha da, arttı.: Mekke’de, o tarihte şiddetli bir yağmur yağdı. Yağmurun arkasından sel geldi. Sel suları, Mescid-i Haram’ın içine kadar girdi. Kâbe’nin, şark ve garb duvarları ile Hacerülesved’in bitişiğindeki duvar çatladı. Sultan Mehmet’in oğlu Sultan Ahmed, Beytullah’ı yıktırarak bu iki duvardan birinin taşlarını altun, diğerininkini de, gümüş kaplatıp yaptırmak istedi. Fakat, ilim Adamları, kendisine, mâni oldular. Bu çatlağın, bir kuşakla giderilerek duvarın yıkılmaktan korunması mümkün olduğunu söylediler. Bunun üzerine, Sultan Ahmed, sarı bakırdan altun kaplamalı bir kuşak yaptırdı. Bunun, Kâbe’ye bağlanması 1020 yılının sonu ile 1020 yılının başında idi. Sultan Ahmed, bu iş için, seksen bin Dinar (altın) harcadı. H.1030 yılı şaban ayının on dokuzunda Çarşamba günü sabahı saat ikide Mekke’ye ve havâlisine benzeri görülmedik şiddetli bir yağmur yağdı. İkindi ile akşam arası Vâdi-i İbrahim tarafından sel suları akmağa başladı. Sel suları; önünde bulunan ev, dükkân, odun, ahşap, taş, toprak, ne varsa, hepsinin sürükleyip getirdi. Önüne kattığı süprüntüleri, Harem-i şerife, Beytullâh’ın içine soktu. Sel, yatsıya yakın bir zamana kadar devam etti. Harem-i şerif içinde su, tavaf sâhasının etrafındaki direkler üzerindeki kandillerin asıldığı halkalara kadar yükselidi! Kâbe’nin içine de, anahtar deliğinden iki metre yükseklikte su girdi. Suyun boşalması için, Harem-i şerif’in kapılarından olan Bâb-ı İbrahim açılarak, sular, oradan, Mekke’inin aşağısına doğru akıtıldı. Selde ölenlerin sayısı bin kadardı. Sel geldiği gün, ikindi vakti, Kâbe’nin Şam tarafındaki duvarı, iki cephesiyle iki tarafa doğru yıkıldı. Şark duvarının şark kapısına kadar olan kısmını da, beraberinde götürdü. Ondan başka bir duvar kalmadı. Kapının Kıvamı, kalan duvarın üzerinde idi. Garp tarafındaki duvardan da, her iki yönden altıda birini götürdü. Yalnız, bu görünen yüzden –ki, Şam duvarının bitişiği olan kısmıdır. – üçte iki kadar kısmını ve tavanın da, iç kısmını, beraberinde çekip götürdü. Şam tarafından yıkılan duvar, Haccac b. Yûsüfüssakafinin yaptırdığı duvardı. Durum; Mısır yoluyla İstanbula arzedildi. Haber, dış memleketlere erişince –Hacc Mevsiminin yaklaşmış bulunması dolayısıyla ile- son derecede heyecan uyandırdı. Mısır Vâlisi, Arnavud Mehmed Ali Paşa, Pâdişahın gelecek emrini beklemeden, Rıdvan Ağayi, kendi tarafından, hemen Mekke’ye gönderdi. Ona, müstâcel tedbirler alması için tam yetki verdi. Rıdvan Ağa, ayın yılın yimi altı şevvalinde Mekke’ye vardı. Yirmi dokuz şevval Salı günü, vazifeye başladı. Önce; Beytullâh’ın, Mescid’in içinde toplanan sel birikintilerinden temizlenmesi için, müzakerelerde bulunmak üzere, bir Mekke’ye vardı. Yirmi dokuz şevval Salı günü, vazifeye başladı. Önce; Beytullâh’ın, Mescid’in içinde toplanan sel birikintilerinden temizlenmesi için, müzakerelerde bulunmak üzre, bir Meclis kurdu. Müzakere sırasında çıkan görüş ayrılığını, ilim adamlarından aldığı Fetvalarla haletti. Cidde, Medine ve Kanfede’de bulunan nakil vâsıtaları, Mekke’ye getirilerek Harem-i şerif ve tavaf yolları, üzerlerini kaplayan çamurlardan temizlenidi. Haremin içine tepeler gibi çamur ve pislikler yığılmıştı. Temizleme işi, Zilkade ay’ının on dokuzuncu Salı günü sona erinceye kadar, günde otuz kırk bin yük çamur taşındı. Bundan sonra, ,sellerin tahrip ettiği yollar, havuzlar, su gözeleri ve Mina girişi onarılmağa başlanıp rebîulâhir ay’ının dokuzuncu Perşembe günü bitirildi. Kâbe’nin tamiri için, Mısırdan gerekli malzemeler de geldi. Pâdişah’ın gönderdiği zat ta, Mekke’ye gelip Rıdvan Ağa ile birlikte işe başladı. Yirmi dokuz Rebîulâhir Çarşamba günü; Seyyid Muhammed Nâzır, Rıdvan Ağa, Harem Şeyhi Şemsüddinül’attâki ve Mühendis Ali b. Şemsüddin Efendiler tarafından Kâbe’nin inşâat keşfi ve planı yapıldı. Binanın inşâat işine; Mühendislerden, Devlet Mühendisi Ali b. Şemsaddinülmekkî, Mühendis Muhammed b.Zeynülmekkî, Kardeşi Muallim Abdurrahman ve Muallim Süleymanussahrâviyyülmısrî Efendiler tayin edildiler. Süleymanüssahrâvî, Baş marangozdu. Ustalar da: Fâtih Ebüsseyyidüttabatıbiyyülmekkî, Selîmülkureşî, Muallim Süleyman b. Muhammedülbeca, İbn. Hâitm ve Nûrüddin adındaki ustalar tayin edildiler. Bunların son dördü Mısırlı idiler. Yirmi üç cemaziyelâhir Pazar günü, Kâbe’nin duvarları örülmeğe başlandı. Yirmi üç şaban günü, yirmi beşinci sıra taşları dizildi. Kâbe’ye ve çevresine aid bütün işler, iki zilhicce gününe kadar tamamlanıp Bayramlarda ve Hilal zamanlarında ateş yakılarak yerlerin yapımı ile inşâat ve tâmirat sona erdirildi.[11] Osmanlı Tarihçilerinden Naîmâ (1065-1128) da, Tarih’inde bu hâdiseleri orijinal uslûbuyla anlatır.[12] Halebî (975-1044) de, bunlardan, kısaca bahseder.[13] -------------------------------------------------------------------------------- [1] Firûzâbâdi-Kamûsulmuhît c.1, s.129; Yâkut-Mûcemülbüldan c.4, s.465; Nevevî-Tehzîbülesmâ vellugat c.1, s.116; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.208. [2] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1, s.34; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s. 208. [3] Eezrakî-Ahbaru Mekke c.1, s.36-51; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.208. [4] İbn.Kuteybe-Maarif s.10; Taberi-Tarih c.1, s.162; İbn. Esîr-Kâmil c.1, s.54; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.208. [5] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1, s.52-53; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.208. [6] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1, s.53; Mâverdî-Ahkâmussultaniye s.159; Ebüttayyib-İkdüssimin c.1, s.47; Diyar. Bekrî-Tarihulhamîs c.1, s.117; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.208. [7] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1, s.62,86,101; Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1, s.329; Zehebi-Tarihulislam c.2, s.34; Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2, s.244; Ebültayyıb-Ikdüssimin c.1, s.47; Diyar. Bekrî-Tarihulhamîs c.1, s.117; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.208. [8] Yakubî-Tarih c.1, s.240; Maverdî-Ahkâmussultaniye s.160; Ebüttayib-İkdüssimin c.1, s.47; Diyar. Bekrî-Tarihulhamîs c.1, s.117; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.209. [9] İbn. İshak, İbn. Hişam-Sire c.1, s.201-211; Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1, s.145-148, Belazüri-ensabüleşraf c.1, s.99-100; Beyhakî-Dalâilünnübüvve c.1, s.239; Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2, s.244; Diyar. Bekrî-Tarihulhamîs c.1, s.117; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.209. [10] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1, s.201-216; Ebüttayyib-İkdüssimin c.1, s.47; Diyar. Bekrî-Tarihulhamîs c.1, s.117; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.209. [11] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1, s.355-371; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.211. [12] Naimâ-tarih c.2, s.90-91, c.3, s.41-42. M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.211. [13] Halebî-İnsanülayûn c.1, s.279; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.211. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#213 |
![]() 1. Kâbe’nin Misyonu :
Allahu Telala, İbrâhim As.’a Kâbe’yi inşaa emri verdiğinde onu insanlara önder kılmıştı. “Kâbe’yi insanlar için toplanma ve güvenli bir yer kıldık” buyuran Allah, Kâbe’nin: Toplanma yeri İnsanların güven içinde ibadet edebilecekleri bir ortam olarak yapımını emretmişti. Yılda bir kez yapılan hacc farizası, mü’minlerin biraraya gelmesini sağlıyor. Karşılıklı birbirlerine faydalı olabilecekleri etkinlikler sağlanabiliyor. Mü’minlerin yılda bir kez toplanmalırı, çeşitli ırk ve renklere sahip insanların, sadece Allah’a kulluk ve teslimiyeti noktasında ortak inanç ve kültüre sahip olmaları çok önemli bir olaydır. Kâbe, İslâm toplumunun birlik ve beraberliğinin sembolüdür. İbadetlerinin merkezidir. Kültürel ve sosyal diyalog için iyi bir zemin, ekonomik girişimler için uygun bir ortamdır.[1] Mekke şehrinde Mescid-i Haram'ın ortasında yaklaşık 13 m. yüksekliğinde, 12 m. boyunda ve 11 m. genişliğinde taştan yapılmıs dört köşe bir bina. Haccın sebebi ve bütün müslümanların kıblegâhı olan Kâbe, yeryüzünde yapılmış olan ilk mukaddes mabettir. Buna Beytullah ve Beyt-i Atik de denir Kur’ân-ı Kerim'de; "İnsanlar için yeryüzünde kurulan ilk ev, Mekke'de bulunan mübarek ve alemler için hidayet kaynağı olan Kâbe'dir"[2] buyurulur.[3] Ka’be, yapıldığından bu yana insanların saygı gösterdiği bir ma’bed olmuştur. Cahiliyye dönemi insanları da Ka’benin yer aldığı Harem Bölgesinde vuruşmazlar, kan dökmezlerdi. Harem (dokunulmaz) bölgesine gören, güvenliğe kavuşurdu. Birini öldürüp de Harem bölgesine göre, o bölge içinde kaldıkça dokunulmazdı. Kureyş Suresinde:"Kendilerini açlıktan yedirip doyuran ve korkudan güvene kavuşturan, bu Ev’in sahibi Allah’a ibadet etsinler" ayeti, bu güvene işaret etmektedir.[4] -------------------------------------------------------------------------------- [1] Şaban Piriş, Hz. İbrahim. Denge yayınları: s.64. [2] Kur’an-ı Kerim: Al-i İmran, 3/96. [3] Şamil, İslam Ansiklopedisi, Kâbe Maddesi c.3. [4] Süleyman Ateş, Kur'an Ansiklopedisi: c.9, s.132. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#214 |
![]() 1. Kâbe’nin yerininin tesbiti hakkındaki görüşler :
Rivayet olunduğuna göre, bundan sonra Allah celle Hz. İbrâhim’e Kâbe’yi inşa etmesinin emretti. Fakat Hz.İbrâhim Kâbe’nin inşa edileceği yer hususunda sıkıntıya düştü. Bunun üzerine Allah Celle rehberlik etmesi için ona “Sekine” denilen, kıvrıla kıvrıla hareket eden ve yumuşak esen iki başlı bir rüzgar gönderdi. Hz. İbrâhim Sekine ile birlikte hareket etti ve Sekine bu günkü Ka’be’nin bulunduğu yere gelince kalkan (veya yılan) gibi kıvrılıp, durdu. Bunun üzerine Hz.İbrâhim’e, Sekine’nin gelip durduğu yere Kâbe’yi inşa etmesi emredildi. O da bu emre uyarak Kâbe’yi buraya inşa etti. Diğer rivayette ise; Allah Hz. İbrâhim’e insan başı gibi başı olan ve buluta benzeyen bir varlık gönderdi ve o Hz. İbrâhim’e hitaben: “Ey İbrâhim! Kâbe’yi benim büyüklüğüm veya gölgemin çevrelediği kadar yap, fazla veya eksik yapma” dedi. Hz.İbrâhim de onun talimatına uygun bir vaziyette Kâbe’yi yaptı. Bu iki görüş Hz.Ali r.a’dan nakledilmiştir. Süddî ise Hz.İbrâhim’e Kâbe’nin yerini gösterenin Hz.Cebrail olduğunu söylemektedir.[1] İbrâhim as. çevresinden yüksekçe bulunan[2], gelen sellerin ulaşamadığı, üzeri ufak taşlı[3] bir tümseğe işaret ederek, İsmail as.’a “İşte orada!” dedi[4]. İkisi birlikte Kâbe’nin temellerini kazmağa başladılar. Adem as.’ın yapısının temeline kadar indiler. Temelde, her birini, ancak, otuz adamın kaldırabileceği veya kaldıramayacağı büyüklükte ve ağırlıkta taşlara rastladılar. Kâbe’yi, o temel üzerinde yapmaya başladılar. [5] İsmail as. taş taşıyor, İbrahim as. da duvarları, örmeğe devam ediyordu.[6] Kâbe'yi ilk inşa edenin Hz. Âdem (a.s) olduğu, Hz. İbrâhim'in ise oğlu İsmail ile birlikte Nuh tufanından sonra aynı temeller üzerinde onu ikinci defa inşa ettikleri de nakledilmiştir[7]. Hz. Peygamber, Ashab-a Kiramdan Ebu Zer (r.a)'in sorularına cevap olarak yeryüzünde ilk inşa edilen mescidin "Mescid-i Haram", ikinci inşa edilenin "Mescid-i Aksa" olduğunu ve bu ikisi arasında kırk yıl süre bulunduğunu beyan buyurmuştur.[8] İbn-i Kesir, Ka’be’yi Adem as’ın yaptığına dair rivayeti zayıf görmektedir.[9] Bu görüşe katılan Süleyman Ateş diyor ki; "Doğrusu da Ka’be’yi ilk defa Hz.İbrâhim’in yapmış olduğudur. Bizim Kanâatimize göre “nas: insanlar” ile kasdedilen, Hz.Muhammed’in kendi toplumu olan Araplardır. Ayetten, Hicaz bölgesinde yapılan ilk mabed’in Kâbe olduğu anlaşılır. Muhammed Abduh da bu noktaya işaret etmiştir. Hz.İbrâhim, yaşayan üç büyük din peygamberinin atasıdır. Bu bakımdan dünyada peygamberler tarafından yapılan ilk mabed de Ka’bedir. Ama bu, ondan önce, dünyanın başka bölgelerinde hiç mabed yapılmamış olduğu anlamına gelmez. Gerçek tevhid esası üzere kurulmuş ilk mabed Kâbe’dir. Kâbe’yi Hz.İbrâhim’in yaptığı, Bakara Suresinin 126’ncı ayetinde açıkça belirtilmiştir. Mescid-i Aksa’yı ise Kâbe’den asırlar sonra Hz.Süleyman yaptırmıştır.[10] Hadislerde belirtildiğine göre ise, yeryüzünde yapılan ilk mescidin Kâbe olduğu açıkça ortaya konmaktadır.[11] -------------------------------------------------------------------------------- [1] İbn.Esir-Kâmil c.1, s.98. [2] Buhari c.4 s.116; Ezraki-Ahbaru Mekke c.1, s.59-60; Beyhaki-Delâilünnübüvve c.1, s.326; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.201. [3] Ezraki-Ahbaru Mekke c.1 s.59; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.201. [4] Buhari-Sahih c.4 s.116, Ezraki-Ahburu Mekke c.1, s.59; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.201. [5] Ezraki-Ahburu Mekke c.1, s.60,62,63,64; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.201. [6] Buhari-Sahih c.4, s.116; Ezraki c.1, s.59; Beyhaki-Delâilünnübüvve c.1, s.326; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.201. [7] ez-Zebidi VI, 13; Şamil, İslam Ansiklopedisi, Kabe Maddesi. c.3. [8] Buhari, Enbiya, 10. [9] Süleyman Ateş, Kur'an Ansiklopedisi: c.9 s.131, İbn-i Kesir- Tefsir: c.1, s.383. [10] Süleyman Ateş, Kur'an Ansiklopedisi: c.9 s.131,139. [11] Şamil İslâm Ansiklopedisi Kâbe Maddesi c.3, Süleyman Ateş, Kur'an Ansiklopedisi: c.9 s.131. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#215 |
![]() 1. Kâbe’nin yapımı :
Hz.İbrâhim Yüce Allah’ın dilediği kadar Şam’da kaldıktan sonra Mekke’ye geldi.[1] İsmail as.’ı buldu.[2] O zaman, İsmail 30 yaşında bulunuyordu.[3] İsmail as. Zemzem kuyusunun arkasında oklarını düzeltmekle meşgul idi. İsmail as, babasını görünce, ayağa kalkıp ona doğru vardı. Bir babanın, oğluna, oğlunun da babasına yaptığı gibi, birbirlerine iştiyakla sarıldılar, kucaklaştılar, öpüştüler.[4] İkisi de, sevinçlerinden, öyle ağladılar ki, onların ağıtına, kuşlar bile katıldılar.[5] Hz.İbrâhim oğlu İsmail’e hitaben: ”Ey İsmail! Allah celle bana kendisi için bir ev (mabed) yapmamı emretti.” Dedi. Hz.İbrâhim oğlu İsmail’e: "Rabbim senin bana yardım etmeni emretti.” Dedi. İsmail “O halde bu emri derhal yerine getiririm.” Karşılığını verdi. Bunun üzerine Hz.İsmail’e kalkıp işbaşına geçti. İsmail as. taş taşıyor, İbrâhim as. da duvarları, örmeğe devam ediyordu.[6] -------------------------------------------------------------------------------- [1] Buhari-Sahih c 4, s.115; Ezraki-Ahbaru Mekke c.1, s.59; Beyhaki-Delâilünnübüvve c.1, s.325; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.200. [2] Ezraki-Ahbaru Mekke c.1 s. 115; Taberi-Tarih c.1, s.133; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: 200. [3] İbn.sa’d-Tabakat c. 1, s.52; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.200. [4] Buhari-Sahih c.4, s.116; Ezrahi-Ahbaru Mekke c.1, s.59-60; Beyhaki-Delâilünnübüvve c.1, s.236; İbn.Esir-Kâmil c.1, s.98; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları:s.201. [5] Ezraki-Ahbaru Mekke c.1, s.60; Beyhaki-Delâilünnübüvve c.1, s.326; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.201. [6] Buhari c.4, s.116; Ezraki c.1, s.59; Beyhaki-Delâilünnübüvve c.1, s.329; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.201, Süleyman Ateş, Kur'an Ansiklopedisi: c.9 s.129. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#216 |
![]() 1. Kabe’nin Kıble Tayin Edilmesindeki Tartışmalar :
Mevdudi diyor ki: “Onların itirazı kıblenin eski peygamberlerin kıblesi olan Kudüs'teki Mescid-i Aksa'dan Mekke'deki Mescid-i Haram'a çevrilmesi hakkındaydı. Bu itiraza Bakara suresinde cevap verilmişti; fakat, Yahudiler bu eleştirilerinde direndikleri için burada bir kez daha cevap veriliyor. Kâbe'nin Hz. İbrahim (a.s) tarfından Mescid-i Aksa'dan önce inşa edildiği, bu nedenle kıble olması için zaman önceliğine sahip olduğu iddia edilir. Kitab-ı Mukkaddes, Mescid-i Aksa'nın Hz. Musa'dan (a.s) yaklaşık 450 yıl sonra Hz. Süleyman (a.s) tarafından yaptırıldığını (I Krallar, 6:1) ve O'nun krallığı döneminde kıble olduğunu yazar. (I Krallar, 8:29-30) Diğer taraftan, Arabistan'la ilgili tüm tarih kitapları ittifakla Kâbe'nin Hz. İbrahim (a.s) tarafından Hz. Musa'nın (a.s) gelişinden yaklaşık 900 yıl önce yapıldığını söyler. Kâbe'nin inşa edilmede zaman önceliğine sahip olduğu konusu o kadar kesindir ki, kimse bunu inkâr edemez.”[1] -------------------------------------------------------------------------------- [1] Mevdudi, Tefhimu’l-Kur’an, İnsan Yayınları: 1/245. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#217 |
![]() 1. İnsanlar için Kurulan İlk Mabed :
Ebu Bekir Cabir el-Cezairi diyor ki: “Müslim rivayet eder: Ebu Zer el-Ğıfari anlatıyor: “Allah Rasulüne dünyada kurulmuş ilk mabedi sordum. “Kabe’dir.” buyurdu. “Sonra hangisidir?” dedim. “Mescid-i Aksa” buyurdu. “Aralarında kaç yıl var?” dedim. “Kırk yıl. Sonra dünyanın tamamı sana mescid kılındı. Nerede namaz vakti girerse (orada) namaz kıl.” buyurdu. Allah Teala insanlar için ilk kurulan mabedin, Mescid-i Aksa değil, Kâbe olduğunu; ona dünya devam ettikçe devam edecek bir kutsallık ve bereket verdiğini, dolayısıyla ziyaret ederek, haccederek, tavaf ederek ona dokunan herkesin bu bereketi bulacağını ve ondan pay alacağını bildiriyor. Yine bildiriyor ki, Kabe’yi insanlar için hidayet kaynağı kılmıştır. Mü’minler hac ve umre için gelirler de böylece çeşitli sevap ve hidayet kazanırlar. Dünyanın doğusunda ve batısında namaz kılanlar, namazlarında buraya yönelirler. Bunda sevap kazanmaya dair doğru yolu bulma vardır.Allah’ı anmak ve O’na yaklaşmak ise en büyük hidayettir.”[1] Ömer Nasuhi Bilmen diyor ki: “Naklen sabit olduğuna göre yer yüzünde bütün ehli iman için ilk yapılan mabet Kabe-i Muazzama’dır. Bunu Hz. Adem bina etmiştir. Sonra tufanda mahvolduğundan onu aynı yerde Hz. İbrahim yeniden yapmıştır. Daha sonra da yıkılmış olmakla Cürhüm’den bir kavim, bilahara da Amalika kavmi ve en sonra Kureyş kabilesi bina kılmıştır. Böyle daima mukaddes bir mabet olarak vücuda getirilmiş ve umum mü’minler için bir kıblegah bulunmuştur. Bir rivayete göre de Kabe-i Muazzama sema ile yeryüzünün yaratılması zamanında su yüzünde olmak üzere melekler tarafından bir beyaz hulusa halinde vücuda getirilmiştir. Sonra da yer sahası bunun altında teşekkül etmiştir. Hz. Adem cennetten yeryüzüne inince melekler kendisine demişler ki: Bu beyti muazzamayı tavaf et, biz bunu senden iki bin sene evvel tavaf ettik.”[2] -------------------------------------------------------------------------------- [1] Ebu Bekir Cabir el-Cezairi, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/458-459. [2] Ömer Nasuhi Bilmen, Kur’an-ı Kerim Meal ve Tefsiri, İpek Yayınları: 1/399-400. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#218 |
![]() 1. Kabe’yi İlk İnşa Edenler Hakkında ki Üç Görüş :
169.1 Melekler : Allah meleklere hitap etti: “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım!” Melekler de bunun hikmetine sual edince Allah şöyle buyurdu: “Benim bildiğimi siz bilemezsiniz!” Melekler karşı duruşlarından utandılar, acı duydular ve istiğfar ederek, arş’ı tavafa başladılar. Allah onlara acıdı ve arş altında, dört mücevher sütun üstünde bulunan “Beyt-i Ma’mur: Mamur ev” hizasında yeryüzüne bir mekan çizmelerini ve böylece insanoğluna bir tavaf merkezi göstermelerini emretti. Kabe, bu suretle ilk defa melekler tarafından kuruldu ve unsuruyla zaten tavaf ve deveran halinde bulunan kanatın, insanlara mahsus tavaf noktası olarak, mücerred madde ve mekan timsali şeklinde zuhura geldi. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#219 |
![]() 1. Kabe’yi İlk İnşa Edenler Hakkında ki Üç Görüş :
169.1 Melekler : Allah meleklere hitap etti: “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım!” Melekler de bunun hikmetine sual edince Allah şöyle buyurdu: “Benim bildiğimi siz bilemezsiniz!” Melekler karşı duruşlarından utandılar, acı duydular ve istiğfar ederek, arş’ı tavafa başladılar. Allah onlara acıdı ve arş altında, dört mücevher sütun üstünde bulunan “Beyt-i Ma’mur: Mamur ev” hizasında yeryüzüne bir mekan çizmelerini ve böylece insanoğluna bir tavaf merkezi göstermelerini emretti. Kabe, bu suretle ilk defa melekler tarafından kuruldu ve unsuruyla zaten tavaf ve deveran halinde bulunan kanatın, insanlara mahsus tavaf noktası olarak, mücerred madde ve mekan timsali şeklinde zuhura geldi. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#220 |
![]() 169.2 Hz. Adem :
Kabe, insan eliyle ilk defa, ilk insan ve ilk peygamber, Hz. Adem tarafından bina edildi Hz. Adem, cennette yasaklanan ağaca yaklaştığı için dünyaya indirilince, tek başına kaldı. Meleklerin semadaki tesbih ve tehlil seslerini işitemez oldu. Affı için Allah’a yalvardı, Allah ona Mekke’ye gitmesini, orada meleklerce kurulan Kabe’nin temellerini arayıp bulmasını, üstüne Kabe’yi bina ve etrafını tavaf etmesini buyurdu. Adem peygamber, Allah’ın bu emrini yerine getirip, Arafat’tan başlayarak, ilk haccını tamamladı. Adem peygamberle yeryüzüne indirilen “Beyt-i Ma’mur” ondan sonra göğe kaldırıldı. Fakat temelleri ve anlamı olduğu gibi kaldı. Hz. Adem’den, Fahri Kainat ahir zaman peygamberi, Hz. Muhammed Mustafa efendimize kadar kemal ve kamil bir şekilde, bize gelen yegane din İslam’dır, ve yine bize ilk insan ve ilk peygamberden gelen tek yapı ve tek bina Kabe’dir. Buda İslam’ın ilk remzidir, Rivayetlere göre Hz. Adem kendi elleriyle, bu binayı inşa ettikten sonra, Kabe’yi her yıl tavaf ederek, kırk kez hac etti. |
|
![]() |
![]() |