AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 03-23-2010, 11:27   #241
Kullanıcı Adı
romakudüs
Standart
İnsanları mezarsız bırakacak bir zulüm anlayışın bölük bölük mağdur yarattığı, askeriyenin hukuka rahatça silah çektiği ve kısmi bir anayasa değişimine bile statükonun barikat kurduğu bir manzara...

Tümünün hakkından “referandum” gelir...

Çünkü bu doğrudan “halk iradesi” demek...

Star Gazetesi-- Mehmet Altan
romakudüs isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-24-2010, 15:48   #242
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart
Soyumun gezdiği bahçede güller açarmış,Dudağında kıpkızıl kan, yanağında jâle;Sabâyla salınan zülüfler koku saçarmış,Alev alev yanan sînelerdeki âmâle...Yaprak sesleri arasında bülbül nağmesi,Gelip kulaklara çarpan mâhûr âhengiyle;Tıpkı Cennetlerin tüllenen lâtif ma'kesi,Hiç ölmeyen güzelliği, solmayan rengiyle...Her yan bir "Bağ-ı İrem" bu bahar ülkesinde,Buhurdanlar gibi hep tütüp-duran sîneler,Solukladıkları ölümsüzlük bestesinde;Neşeyle soluklandılar aylar ve seneler.Ay, Güneş başka duyulurdu onun bağrında;Goncalar tüllenirken çiçekler arasında.Her gün bir başka fasıl bahçesinde, bağında,Güzellikler tüterdi akında karasında...Böyle bir dünya bugün hayâl sayılsa bile,Ölümsüz sesler duymuştuk o altın günlerden,Geçerken evlâd-ı fâtihân debdebesiyle,Tarih ürpererek ayağa kalkmıştı birden.Harıl harıl at üstünde bir karanlık gece,Uçmuştuk üveyk gibi ışıktan kanatlarla...Işıklarıyla aydınlanmıştı her bilmece,Savaşmışlardı her dem köhne kanaatlarla...



M. Fethullah Gülen






Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-26-2010, 16:38   #243
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart
Bu ülke ki gâziler, şehitler diyârıdır,Bütünüyle bize cedlerin armağanıdır.Cennetleri andıran bağ ve bahçeleriyle,Ovası, obası zümrütten tepeleriyle;Muhteşem geçmişin bizlere yâdigârıdır.Nice firûze sütunlar üstünde kubbeler,Dört bir yanda şâha kalkmış gibi minâreler;Hiç eskimeyen bir mânâ ile hâlâ süzgün,Gökte yıldızlarla mahyalaşan o şanlı dünKi sönük bir rüyâdır yanında efsâneler...Ne şarklı İsfendiyâr, ne garbın İskender'i,Hayâl edememişti bu dünyayı hiçbiri...Âlem henüz karanlıklar içinde yüzerken,Ermiştik uhrevî aydınlıklara çok erken;Hep seyrediyorduk buradan tâ öteleri...Şimdi hazana yenilmiş bu lâlezârda biz,Ümit ve inkisârla yutkunuyoruz sessiz..Hülyâlarımızda bir yeni şafaklar çağı,Her gün bir kitap gibi okuyarak varlığı;İhtimal ki bir gün bizler de dirileceğiz...

M. Fethullah Gülen





Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-27-2010, 15:12   #244
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Esmer, Vatoz’u berber koltuğuna oturtup Emoculuktan kurtarma operasyonu düzenlerken, benim eski varoş mahallesinin gençlerinin özellikle televizyonlardaki tartışmalar sayesinde anayasa hukuku donanımlarını ziyadesiyle geliştirdiklerini fark ettim.
Muhabbet sırasında aralarından biri Deniz Baykal tadında “sivil darbeciler” muhalefeti yapınca, bir başkası hükümetin iyi niyetli olduğunu kendince kanıtlamak için inanılmaz bir tez geliştirdi.
Aralarında geçen muhabbeti dikkatle okuyun lütfen.
Bak şimdi adamlar herkesi kolpaya getirmek (üç kağıtçılık yapmak –DO) istese ne yapar biliyor musun? Hani Anayasa’nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen ilk üç maddesi var ya işte onları değiştirirler...
Onların değişmesi zaten yasak, dedin ya teklif bile edilemez...
Peki bu yasak nerede yazıyor? Söyliyim ben sana Anayasa’nın 4. maddesinde...
Ee tamam işte ondan bişey yapamıyorlar...
Peki, 4. Madde’nin değiştirilmesinin yasak olduğu yazıyor mu bir yerde?
Nasıl yani?
Nasıl olacak, diyorum ki isteseler önce Anayasa’nın 4. maddesini değiştirip sonra da ilk üç maddeyi değiştirirlerdi.
Bu enteresan tez karşısında Baykal kıvamındaki genç de biz de tek kelime edemedik.
Ancak eski Emoculardan Vatoz kalkmak üzere olduğu berber koltuğundan atıldı hemen, “En iyisi 5. Madde’ye de 4. Madde’nin değişmesinin yasak olduğu yazılsın o zaman...”
Tez sahibi genç cevap verdi, “Peki 5’i nasıl koruyacaksın abi, 6. Madde’yle mi? Sonra 6’yı da 7 ile mi? Ben denemesini yaptım böyle yaparsan da en son madde yine korumasız kalıyor...”
Buyurun buradan yakın bakalım.
Galiba bu referandum meselesi nedeniyle memleket bir ton alaylı hukukçu kazanacak
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-27-2010, 15:32   #245
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart
Bu tez'i biraz genişletip Baykal'a göndermenin faydası olur mu acaba 4. maddeyi koruyan kalkanın ne olduğunu açıklar belki...





Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-27-2010, 16:16   #246
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Alıntı:
gönülden Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu tez'i biraz genişletip Baykal'a göndermenin faydası olur mu acaba 4. maddeyi koruyan kalkanın ne olduğunu açıklar belki...




İyi fikir ama etkili olmaz. Tez elden tez koruma maddesi isteyecektir.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-27-2010, 17:46   #247
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Ancak herkes de biliyor ki, bu anayasa paketine taraf ya da karşı olmak, AK Parti yanlısı ya da karşıtı olmak anlamına gelmiyor. Bu ülkeyi Kapıkule ile Habur arasına sıkıştırıp kadük bırakmak isteyen statükocularla, Türkiye'nin zincirlerinden kurtulmasını sağlamak isteyenler arasındaki mücadelenin bir yansıması bu anayasa paketi...
Bu nedenle muhtemel bir referandumda Saadet Partisi'nin oynayacağı rol, gerçekten çok kritik ve anahtar hükmünde! Saadet Partisi'nin gerek yöneticileri gerekse de partiye gönül verenleri, mevcut yasaların devletle toplumun kucaklaşmasına nasıl engel olduğunun farkında. Refah Partisi'nin 28 Şubat sürecinde nasıl da gayri hukuki yollarla kapatıldığını hiç unutmuyorlar. HSYK'nın karanlık odakların üzerine giden hakim ve savcıların üstüne nasıl kılıç salladığını görüyorlar. Karanlık odakların, faili meçhul olayların üzerine gidemeyen bir ülkede darbe dönemlerinin asla kapanamayacağını çok iyi biliyorlar. Darbe dönemleri kapanmadığı müddetçe de, Türkiye'nin o derin çukurdan asla kurtulamayacağının farkındalar. Aksini düşünmek bugüne kadar yaşananları görmemek olur. Bu nedenle CHP ve yüksek yargı gibi statükoculara Saadet Partisi'nden, Büyük Birlik Partisi'nden MHP tabanından oy yok. Hadi başka kapıya
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-27-2010, 17:55   #248
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Geçtiğimiz günlerde bir hanım geldi, dedi ki: "Sorumlu olduğum kişilere sözüm tesir etmiyor. Beni dinlemiyorlar. Vazifemi hakkıyla yapamıyor muyum?" Ona dedim ki: "Bu din, sahipsiz değildir. İslamiyet'e hizmet etmek vazifesini size kim verdi? Siz kendinizi kurtarmaya çalışın. Bir Müslüman'ın kendini yetiştirmesi, milletinin kurtulması derecesinde mühimdir. Siz susabildiğiniz kadar susun, İslamiyet'i yaşayabildiğiniz kadar yaşayın."
Kendi hayatımdan bir misal vereceğim. İslamî çalışmalara başladığımda milleti kurtarmak için işe başlamıştık. Anlattıklarımızı tamamen doğru ve kabule değer şeyler görüyorduk. Bizleri dinleyenlerin bunları kabul etmemesine kızıp, üzülüp ümitsizliğe düşüyorduk. Hatta hasta olduğumuz devirler bile oldu. Bir doktor, "Sen bu beyninden ne istiyorsun?!" diye kızmıştı bana. Bütün meselemiz milletin kurtulmasıydı.
İslamiyet'i zamanla öğrendikçe bizim vazifemizin sadece ve sadece İslamiyet'i öğrenmek, anlamak ve yaşamaktan ibaret olduğunu anladık, çok rahatladık. Nefis şöhret ister. O zaman adam istiyor ki etrafında insanlar toplansın, sözü dinlensin. Halbuki hubbu cahtan, hubbu riyasetten şiddetle kaçınmak lazım. Yani reis olmak, baş olmak sevdası... Ben şöyle yüksek yerlere geleyim, şöyle yüksek makamlar edineyim diyerek hizmet etmek... Bu kişide ihlas yoktur. Bana göre yaptığı bütün ammeler havaya gidiyor.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-28-2010, 15:25   #249
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart

28 Şubat'la, başta askeriye olmak üzere dindarları bürokrasiden silmek, üst bürokrasi ve kilit noktalara "güvenilir" insanları koyabilmek için sahte ihbarlar ve istihbarat duyumlarıyla insanlar yerlerinden edilerek bürokrasi tahkim edildi. Ardından siyasi partilerin itibarı yerle bir edilerek siyaset enkaz alanı haline getirildi. AK Parti hesap dışı olarak denkleme girince, Danıştay cinayetiyle başlayan süreç başlatıldı. Milletin önünde devletin bakanları kovalandı. Meslektaşlarının "irtica" yaftalarıyla nasıl çizildiğini seyrederek, koltuklara oturanlar, Danıştay'daki kanı görünce meselenin ciddiyetini fark etti.
Şimdi bu farkındalık, bir sivil kılıfın kaçınılmazlığını daha da fazla hissettiriyor. Umutlar CHP-MHP koalisyonuna bağlanıyor. Koalisyonun bekleneni verebilmesi için ortamın alabildiğine gerilmesi gerekiyor. CHP, Ergenekon'a, millete eylem planı yapanlara açıktan destek vererek rolüne ısındığını herkese ilan ediyor. MHP'nin böyle bir role soyunup-soyunmayacağını, soyunursa milletten umduğunu bulup-bulamayacağını zaman gösterecek. Anayasa paketi, darbelerin sivil görünümlü evresini de geçebilmek açısından önemli bir aşama. Hâkimiyetin millete ait olduğuna inanan ve darbelerin her türlüsüne karşı çıkanlar için bu paket, yeterli olmasa da önemli bir adım
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-28-2010, 16:48   #250
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Bugün ilginç bir durumla karşı karşıyayız: AKP'lilerce hazırlanan Anayasa önerisi, 6 Okçu yargı erbabının fena halde canını sıktı. Hatta çılgına çevirdi.
Çünkü yargının yükseklerinde "6 Ok Biraderliği" kurulmuştu. Nasıl örneğin Masonlar birbirlerine yardım ederek bir sosyal/finansal ağ oluşturuyorlarsa, 6 Okçular da benzeri bir dayanışmayı kendi alanlarında gösteriyordu.
"6 Ok Biraderliği"nin iki ayağı olduğu anlaşılıyor: 1) İdeolojik güdülerle dayanışma. 2) İnançsal güdülerle dayanışma.
(Not: Hangisinin önce geldiği de ilginç bir araştırma konusu olabilir. Türkiye dini inancını siyasi ideolojiye tevil etme örnekleriyle doludur. O kadar ki bu ülkede inançtan hareketle komünizme ulaşanlar çoktur. Tuhaf bir durumdur ama gerçektir.)
İşte yeni Anayasa hazırlığı, bu biraderliği çeşitlendirmeyi, homojen yapıyı heterojenleştirmeyi öneriyor.
Tabii karşıdan da tepki geliyor.
Bu çekişmede "şeriat getirecekler" iddiasının kullanılmaması bana ilginç geliyor.
Ne oldu da geçmişi 1909'a (31 Mart Vakası) dayanan... 1923'ten, 1930'dan, 1960'tan, 1971'den, 1980'den, 1997'den, 2007'den geçerek günümüze dek ulaşan, o klasik "irtica" söylemi terk edildi?
Onun yerine "Kuşatma, ele geçirme, yargıya saldırı, Anayasa ihlali" gibi yine ağızlara sakız olmuş ama işin içine "dincilik" suçlamasını katmayan bir savunma söylemi kullanılıyor.
Neden? Niçin? "Huylu huyundan vazgeçmez" atasözü aklıma geldikçe, "vardır bir numaraları" diye kuşkulanıyorum.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
bugün, bölüm, bölümler, etkileyen, hayat, hayatınızı, okuduklarınızda


Konuyu Toplam 7 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 7 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi